25 Nisan 2024


Terk-i Diyar



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Gözümü açtığım bu topraklarda kapatmak isterim

Mümkünse eğer yaşamak ve ölmek özgürce…

--

Literatüre “beyin göçü” olarak giren kavram, asıl olarak ‘iyi eğitim almış, kendi alanında üst düzey bir gelişim sağlamış bireylerin değişik nedenlerle kendi ülkelerinden başka ülkelere daha iyi şartlar için yer değiştirmesi’ olarak tanımlanabilir.

Beyin göçü, gelişmemiş veya siyasal özgürlüklerden yoksun bir ülkeden, daha gelişmiş ve daha özgürlükçü bir ülkeye göç etmekle gerçekleşir. İki ülke arasında gelişmişlik farkı yoksa ve göç edenin bilgi birikimi gelişmeye uygun değilse buna “beyin göçü” denmez. Daha açık bir ifade ile üretken, verimli, yararlı bilginin gelişmiş ülkelere doğru akışıdır.

Beyin Göçü, Gerçekten de Bir Tür Vatan Hainliği midir? - Ekşi Şeyler

Bu durum, göç edilen ülke için olumlu iken, terk edilen ülke için bir kayıp olması nedeniyle son derece olumsuz olarak görülmektedir. Benzer gelişmenin, özellikle son yıllarda ülkemiz için de ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Birçok insanımız hayatlarının en verimli dönemlerinde ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor!

Ülkemiz açısından sorun sadece beyin göçünden de ibaret değildir. Değişik mesleklerden vasıflı insanların, iş adamların can ve mal güvenliği nedeniyle Batı ülkelerine yerleştiklerini biliyoruz. Ayrıca aynı nedenlerle çok fazla miktarda sermaye akışının olduğu da iddia edilmektedir.

Gelecek endişesi, işsizlik, yoksulluk ve eğitim kaygısıyla ülkeyi terk etmeye hazır yüz binlerce gencin olduğundan da şüphe yoktur.

Genel tablo çok üzücü olsa da esas büyük kayıp, nitelikli insanlarımızın keyfi veya zorunlu sebeplerle ülkeyi terk etmeleridir. Göçün siyasi nedenlerle olması ise bir ülke için en büyük utanç olsa gerek!

Bizi en çok kaygılandıran ise beyin göçüne aldırış etmeyen bir anlayışla ülkenin yönetilmesidir. Daha ötesi yönetimin, bilimsel gelişmelerden ve bilim insanlarından korku duymasıdır. Üniversitelerin politik ve ideolojik merkezler haline getirilmek istenmesinin nedeni de bu olsa gerek!

Henüz birkaç yıl öncesine kadar dünya başarı sıralamasında ilk 200 üniversite içinde yer alan Boğaziçi üniversitesinin son yıllarda başarı sıralamasında 500 üniversite içinde dahi yer almaması kaygı verici değil midir?

Kulis: Üst düzey polis şefleri Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına vurulan kelepçe  için ’kabul edilemez’ dedi - Sputnik Türkiye

Aynı üniversitenin kapısına polis tarafından kelepçe takılması, ülkemiz için çağdaş eğitimin değerini göstermesi bakımından yeterince açıklayıcı bir durum değil midir?

Bu durumda, gençlerimizin nitelikli bir eğitim, araştırma veya akademik kariyer yapmak için terk-i diyar etmeleri yadırganabilir mi?

On binlerce insanın sırf siyasi görüşlerinden dolayı yargılandığı, tutuklandığı, ağır cezalara çarpıldığı bir ülkede özgür düşünceden ve özgür üniversitelerden söz edilebilir mi?

Yaşanan siyasi baskılardan dolayı Avrupa kapılarını aşındıran on binlerce insanımızın olmasına hayret etmeye gerek var mı? İnsanların özgürlük arayışlarına daha ne kadar direnç gösterilecektir?

Hukuk güvencesinde yaşamak, özgürlüğün tadını çıkarmak, özgürce düşünmek ve düşündüğünü özgürce ifade etmek bir insan hakkı değil mi? Bunu anlayacak ve gereğini yapacak yönetimler olmadıkça terk-i diyar/beyin göçü engellenemez!

--

Göç mevsimidir yoksa yaşamaya dair umut

Nerdeyse özgürlük kanat çırpmak lazım

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır