(J. Biden & R.T. Erdoğan)

Sana taht veren güç kimdi unutursan eğer,

Artık olmaz çözüm bile durmak el pençe divan!

--

Zirve öncesi yapılan açıklamalara bakılınca sadece üye devletler için değil, NATO dışında kalan devletler için de önemli bir toplantı olarak dikkat çekmektedir.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’ın sosyal medya hesabı üzerinden "Bir sonraki NATO Liderler Zirvesi'nin 14 Haziran 2021'de Brüksel'de yapılacağını memnuniyetle duyuyorum" açıklaması, yeni kararların da alınabileceğine işaret etmektedir.

Türkiye açısından bu toplantının daha çok iç politika boyutuyla büyük bir önem taşıdığını biliyoruz. ABD-Türkiye ilişkileri kadar Başkan Biden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında var olan gerginliğin geleceği açısından da sonuçları merak ediliyor.

ABD-Türkiye ilişkileri daha çok siyasal alanda sorun oluşturmaktadır. Ekonomik açıdan önemli bir sorun olmadığını biliyoruz. Daha önce de Biden’ın “Türkiye’de demokrasi yoktur” mealindeki açıklamaları da sorunun siyasal olduğunu göstermektedir.

Benzer sorunlar, AB-Türkiye ilişkileri için de geçerlidir. Demokratik değerleri yok saydığı için Türkiye AB tarafından yoğun olarak eleştirilmektedir.

Hatırlanacaktır, Almanya Başbakanı Merkel'e sunulan bir raporda, “Türkiye'nin demokrasi ile yönetilen bir ülke olmadığı... Totaliter bir yönetimle yönetildiği, bunun AB için de tehlike olduğu...” şeklindeki tespitlere yer verilmesi Türkiye medyasında da geniş yankı bulmuştu.

ABD Başkanı Biden’ın da AB liderlerinden farklı düşünmediğini dikkate aldığımızda, NATO zirvesinde Türkiye aleyhinde bazı açıklamaların yapılması şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu nedenle Türkiye kamuoyu, NATO’nun alacağı ortak kararlardan daha çok Biden-Erdoğan görüşmesini merak ediyor. Bu görüşme için Beyaz Saray Sözcüsü "Biden, birçok ikili ve bölgesel meseleyi ele almak için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşecek" demişti.

Bu durumda zirvede Türkiye-Rusya ilişkileri, S-400’ler, F- 35 projesi, Suriye, Irak, Libya, Kürtlerin geleceği, IŞID ve Doğu Akdeniz gibi çok önemli ve tartışmalı konular kadar demokrasi ve insan hakları ihlallerinin de gündeme geleceğinden kuşku duyulmamaktadır.

Türkiye açısından “meydan okuma!” dönemi çoktan bitmiş görünüyor! Gerek dış politikada gerekse iç politikada İktidarın kan ve itibar kaybettiği bir dönemde NATO Zirvesi gibi önemli bir buluşma, Türkiye için olduğu kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından da tarihi bir fırsattır.

Bu fırsatın kişisel ilişkilerin düzeltilmesi için değil, Türkiye için bir normalleşmeye fırsat olmasını diliyorum. Ancak çabaların daha çok iki liderin kişisel ilişiklerin düzeltilmesi yönünde olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımı Türkiye açısından bir kayıp olarak görüyorum.

Zirve’nin NATO açısından önemini anlatmama gerek yok. Toplantının amacını J. Stoltenberg şöyle açıklamıştı:

"Bu, Avrupa ile Kuzey Amerika arasındaki bağın kalıcı bir örneği olan NATO’yu güçlendirmek için eşsiz bir fırsattır. Bugünün ve yarının zorluklarıyla başa çıkmak için esaslı ve ileriye dönük NATO 2030 gündemimiz hakkında kararlar alacağız: Rusya'nın saldırgan eylemleri, terörizm tehdidi, siber saldırılar, iklim değişikliğinin güvenliğe etkisi ve Çin'in yükselişi. Belçika, elli yıldan fazla süredir NATO karargahımıza ev sahipliği yapıyor. Haziran ayında burada başarılı bir zirve gerçekleştirmek için sabırsızlanıyorum."

---

Elbet kaçınılmazdır yayılır kirli kokular başka diyarlara

Seni rahatsız etmeyen bu pis koku, öfkelendirir başkasını!