19 Nisan 2024


Yeni F-16 temini neredeyse imkansız – Türkiye’nin caydırıcı gücü zayıflıyor



Haluk ÖZDALGA

A- A+

2013’ten bu yana geçen yaklaşık sekiz yıl içinde, Amerikan doları ve Avro’nun eşit ağırlıkta oluşturduğu döviz sepeti karşısında, Türk Lirası değerinin %81’ini yitirdi.

Halkın cebindeki her 100 TL’nin 81’i buharlaştı, kaldı sadece 19 TL.

Yeryüzünde parası böylesine pul olan başka ülke yok. Merkez Bankası’nın uzun listesinde daha kötü bir örnek bulamadım.

Rusya, Ukrayna, İran gibi ağır savaşlar ve şiddetli ekonomik yaptırımlar yaşayan ülkelerin parası bile bu kadar değer kaybetmedi. Neredeyse tüm dünya ülkelerinin parası TL’ye karşı değer kazandı.

Bir ülkede milli para sekiz yılda değerinin %81’ini yitirmişse, artık o ülkede ekonomiden söz edilebilir mi?

Zaten Türkiye’de dünyanın konuştuğu ekonomik konular değil, “faiz neden, enflasyon sonuçtur” gibi zırvalar tartışılıyor. Ekonomiyi artık bu tür akıl dışı ideolojik saplantılar yönetiyor.

O zırvalar nedeniyle halk son sekiz yıl içinde istisnasız her yıl fakirleşti. Dolar bazında kişi başına gelir her yıl düştü, gelirin ve refahın üçte birinden fazlası buharlaştı. Gerçek fakirleşme daha derin ve %40 civarında.

Aynı dönemde dünyada bu kadar fakirleşen başka ülke de yok.

Ekonominin iyi veya kötü olması, yönetim becerisine bağlıdır. Ekonomi doğal bir olay değildir. Mesela deprem, sel, heyelan gibi değildir. Tamamen insanların yaptığı bir olgudur.

Artık AKP’nin başarısız olduğunu, kötü yönettiğini söylemek yetmez.

AKP dünyanın en beceriksiz iktidarıdır.

Bunu sadece ekonomide değil, her alanda görüyoruz. Bağımsız kurum kalmadı. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik yok. Yolsuzluk ve yandaşları kayırıp zengin etme had safhada. Eğitim göçtü.

İyi eğitimli gençler ve sermaye dışarı kaçıyor.

Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığını çöktü. Dünya Adalet Projesinin son raporuna göre Türkiye’de hukukun üstünlüğü en dipte ve 5. sınıf.  Türkiye artık Kongo, Sudan, İran, Bangladeş, Myanmar, Kamboçya gibi ülkelerle aynı sınıfta yer alıyor.

Yapılacak ilk seçimlerde büyük olasılıkla AKP gidecek, Türkiye düştüğü bu dipten kurtulacak.

AKP’nin verdiği hasarların adım adım onarılması mümkün. Zenginlik ve refah, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı hızla inşa edilebilir.

Ama beceriksiz AKP iktidarının giderayak Türkiye’ye kalıcı hasarlar verme olasılığı var. Çünkü ülkenin güveliğiyle ilgili konuları da yanlış yönetiyorlar.

Üst üste yanlışlar nedeniyle Türkiye, bölgesinde ve Batı’yla ilişkilerde eşi görülmemiş bir tecrit içine düştü.

O arada AKP acemice, Amerika ve Rusya’yı birbirine karşı oynayarak kazanç sağlama hevesine kapıldı.

Defalarca vurguladım, orta boy bir devletin iki büyük devleti birbirine karşı vuruşturup kazanç sağlamaya çalışması çok tehlikeli bir oyundur. Orta boy devletin arada sıkışıp ezilmesi neredeyse kaçınılmazdır.

İşte AKP şimdi Türkiye’yi o noktaya getirdi.

Bu oyun sonunda Türkiye kolayca NATO dışına savrulabilir.

İçerde ve dışarda giderek artan sayıda yorumcu son zamanlarda aynen bunları yazmaya başladı.

Şimdi AKP’nin oyun alanı iyicene daraldı. S-400’leri aldı ama kullanamıyor, depoda tutuyorlar. F-35’ler gelmedi, Türkiye program dışına çıkarıldı.

Aynı zamanda hem F-35 hem S-400 almanın mümkün olmadığını işin başından beri defalarca yazdım.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o günlerde “Er veya geç hem F-35’leri alacağız, hem S-400’leri” diyordu. Hesap tutmadı.

İsrail, Yunanistan, Mısır, BAE uçak filolarını devamlı yeniliyor ve güçlendiriyor. F-35’ler gibi 5. kuşak veya Fransız Rafale gibi 4.5 kuşak savaş uçakları alıyorlar.

AKP iktidarının karşısına aldığı bölge ülkeleri kendi aralarında ittifak ve işbirliği yapıyor. Yunanistan ayrıca yeni savunma anlaşmalarıyla Amerika ve Fransa’yı yanına çekti.

Bölgede güç dengeleri Türkiye aleyhine değişiyor.

5. kuşak F-35 alamayan AKP iktidarı şimdi Amerika’dan, 4. kuşak F-16’lardan 40 yeni uçak ve eldeki mevcutlar için 80 yenileme paketi istedi.  

Mevcut koşullarda Amerika’nın bu talebi karşılaması neredeyse imkansız.

AKP iktidarı Türkiye’yi çok tehlikeli sularda dolaştırıyor.

İYİ Parti lideri Meral Akşener son günlerde birkaç kez “AKP’nin milli güvenlik sorunu” olmaya başladığını söyledi.

Acaba Akşener’in zihninde burada değindiğimiz konular mı var?

*     *     *

Türkiye’ye F-16 satışının Washington’da Kongre onayından geçmesi gerekiyor. Satış, CAATSA adı verilen yaptırımlara aykırı.

Washington’da eskiden görülen Türkiye lehine hava yerinde yeller esiyor. Kongre’deki iki partinin büyük çoğunluğu şiddetle Türkiye’ye karşı. 11 Kongre üyesi Başkan Biden’a kısa süre önce yazdığı mektupta Türkiye’yi “NATO üyesi ama düşman gibi hareket eden ülke” diye nitelendirdi.

Kongre’nin CAATSA yaptırımlarının etrafından dolaşarak F-16 satışının önünü açması neredeyse sıfır olasılık.

Kongre kabul etmezse, Başkan Biden ‘İstisnai İşlem’ uygulaması yaparak satışı onaylayabilir (Presidential Waiver).

Buna karşılık Türkiye’ye sert muhalif üyelerle dolu Senato Dış İlişkiler Komisyonu satışı bloke etme yetkisine sahip. Komisyon Başkanı Robert Menendez kısa süre önce “S-400 varsa Türkiye’ye silah satışı yok” açıklaması yaptı.  

İşin sonunda Washington’dan yeşil ışık gelmesi çok zayıf olasılık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Eylül sonunda Soçi’de Putin’la yaptığı baş başa görüşmeden sonra Rusya’dan ikinci parti S-400, savaş uçakları ve gelişmiş askeri sistemler alınabileceğini açıkladı. Bu açıklamanın, Amerika ve Rusya’yı birbirine vurdurma oyunu çerçevesinde Washington’a gönderilen bir mesaj olduğu belliydi.

Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu işi daha ileri götürdü, F-16 teklifi reddedilirse “Rusya’dan Su-35 ve Su-57 gibi seçenekler devreye girecek” dedi.

AKP sözcülerinin sandığının tersine, bu açıklamalar F-16 satış olasılığını artırmıyor, tersine azaltıyor. ABD yönetimi, Ankara’nın tehditleri altında karar alındı izlenimini herhalde tercih etmez.

Washington penceresinden bakılırsa, acil karar almayı gerektiren bir neden yok.

Yapılacak ilk seçimlerde büyük olasılıkla AKP’nin gideceğini görüyorlar. İlk tercihin, o güne dek Türkiye’yle ilişkileri koparmadan mevcut kötü düzeyinde tutmak, sonra Ankara’daki yeni iktidarın tavrına bağlı her şeyi yeniden gözden geçirmek olduğu tahmin edilebilir.

Erdoğan’la Roma’da yaptığı görüşmede Biden o doğrultuda davrandı, özellikle olumlu veya olumsuz bir tavır sergilemedi. Ortadan konuştu, sürecin uzunluğuna işaret etti.

Aslında AKP penceresinden bakılırsa da acil hareket etmeyi gerektiren bir durum yok. Seçimlere kadar yavaştan almak en uygun yol görünüyor.

S-400’lerin işletmeye alınması veya Rusya’dan ikinci S-400 paketi dahil başka gelişmiş askeri sistemlerin temini, ekonomiye ağır darbeler vuracak yeni ABD yaptırımlarını tetikleyebilir. AKP iktidarının bunları göğüsleyecek gücü kalmadı.

Bu arada S-400’lerin bir formüle göre iptal etmesi içerde ciddi itibar kaybına ve başta Suriye’de Rusya’dan gelecek tepkilere neden olabilir.

Ama iki büyük devlet Amerika ve Rusya’yı birbirine karşı oynama siyasetinin net bir sonucu var. Türkiye kaybetti ve caydırıcı gücü her geçen gün zayıflıyor.

Bazı yorumculara göre F-16 talebi taktik bir hamle. Amerika’nın hayır diyeceğini AKP’nin bilmemesi mümkün değil. Bu talebi NATO’yla ipleri koparmak ve Rusya’yla kapsamlı askeri işbirliği başlatmak için attı.

Tahminim, AKP değişik manipülasyonlarla ipleri sonuna kadar gerecek, eğer iktidarda kalabilirse seçimden sonra ve tam ipler kopmadan S-400’leri çöpe atacak.

Ama yanlış hesaplarla başladığı oyunda AKP bundan sonra hangi adımı atarsa atsın, Türkiye kaybetmeye devam edecek.

S-400’leri işletmeye alırsa, Türkiye büyük kaybedecek.

S-400’leri çöpe atsın, Türkiye yine büyük kaybedecek.

Türkiye hava kuvvetleri açısından kritik bir döneme giriyor. Gelecek 10-15 yıl sıkıntılı.

Dünyanın tartışmasız en gelişmiş askeri uçağı F-35 programından dışlanan Türkiye, şimdi 5. kuşak uçağa ne zaman ve nasıl sahip olacak belli değil.

AKP’li politikacılar sık sık “Türkiye alternatifsiz değil” diye kolay demeçler sıkıyor. Ama alternatifin ne olduğunu belirsiz.

Türkiye kendi 5. kuşak uçağı TF-X’i yapmaya çalışıyor. CB Yardımcısı Fuat Oktay ilk prototip uçuşun 2026’da yapılacağını, ilk uçağın TSK’ya 2031’de teslim edileceğini açıkladı.

Ama motor soruna hâlâ çözüm bulunamadı. TF-X ilk prototip uçuşu 4. kuşak F-16’ların motoru ile yapacak.

Benim öngörüm, ilk TF-X’in teslimi en erken 2035-2040 arasında mümkün. O da muhtemelen 5. kuşak standartları altında olacak.

2035-2040 arasında başka ülkelerin 6. kuşak uçaklarını hizmete sokacağı dikkate alınmalı.

Eğer Türkiye F-35’leri alsaydı, kendi ürettiği TF-X’lerin 5. kuşak standartları altında kalması güvenlik sorunu oluşturmazdı.

Ayrıca Türkiye Batı’yla kavga ettikçe, kendi uçağını üretmesi zorlaşacak.

İşte beceriksiz AKP’nin Türkiye’nin güvenliğini getirdiği durum bu.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır