19 Nisan 2024


Özgürlük Kutsalımdır!



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

--

Düşüncelerine bile prangalar vuran,

Seni kalıplaşmış korku duvarlarına hapseden

Özgürlükten yoksunluğun bir diktatör gibi kendine hükümlerindir.

--

Kavramsal tanımı ‘’herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu’’ olarak ifade edilen özgürlük; felsefi olarak da ‘’insanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi” olarak tanımlanmıştır.

Bu tanımdan yola çıkarak diyebiliriz ki özgürlük, insanın kendisi olmayı başarması demektir. İnsanı, kendisi olmaktan çıkaran hiçbir felsefi, siyasi, dini veya ideolojik tanım ‘insan’ gerçeğine uygun düşmez.

Dini ideolojiler, cemaat ve gruplar aracılığıyla Müslümanların özgürlük tanımları değişmiş, özgürlük arayışları kilitlenmiştir. “Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin” ilkesini esas alan bir dinin, insanı “Din” adına “kul-köle” durumuna düşürmesi mümkün mü?

Sınır tanımayan internet çağında dahi dini, siyasi, ekonomik, eğitim gibi alanların tamamında özgürlüklerden mahrum bırakılmış bir toplum olmayı sürdürüyoruz.

“Kadercilik” üzerinden özgürlüğümüze vurulan prangaların İslam’dan değil, siyasi ve dini egemenlik kurmaktan kaynaklandığını ifade etmeliyim.

Kur’an’da ‘’İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin." demişti’’ (3:35 ) ayeti, anne karnında başlayan yaşam serüveni ile insanın hür/özgür olduğu, daha sonra ruhunu satanın/köleleştirenin insanın kendisi olduğu belirtilmektedir.

Özgürlük sembolü Nelson Mandela’nın şu sözü de Kur’an ayetine uygun düşmektedir:

“Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter.”

İnsan; sorgulayarak, etrafında olup-bitenleri anlayarak, öncelikle kendisini yani insanı tanıyarak özgürlük arayışını sürdürmelidir. Ruhu köleleşmiş, esir olmuş, ideolojik, politik bir aidiyette tutuklu kalmış veya geçmişe kilitlenmiş insanların beden özgürlüğünün bir önemi yoktur. Çünkü insanlık ancak özgür olmakla kazanılan bir değerdir.

Kendi başımıza buyruk olmamız özgürlük değildir, başkası, öteki ile birlikte ancak özgürlük kazanılır. Benim özgürlüğüm, başkasının, birlikte yaşadığım toplumun, farklı kesimlerin özgürlük derecesiyle ölçülür. Onlar özgür değilse, benin özgürlük iddiam gerçekçi değil demektir.

Başta ülkemiz olmak üzere coğrafyamızda ve dünyanın büyük çoğunluğunda insanların özgür iradelerine pranga vurulduğu ortadadır. Buna karşı insanlık onuru gereği özgürlük mücadelesi verenlerin de nüfusu hiç de az değildir.

Başarısızlığın nedeni; kendi özgürlüğü için başkalarının da özgür olması gerektiğinin farkında olmamaktır. Başkalarının özgürlüğünü tanımamak, onları yok saymak veya baskı altında tutmanın kendi özgürlüğünü ortadan kaldırdığını bilmemektir.

Özgürlük arayışı, herkes için olmalı ve her kesimi kuşatması gerekir. Buna ‘sorumlu özgürlük’ de diyebiliriz. Benim için gerekli veya kutsal olan; başkası ve öteki için de kutsaldır. Kutsallar, ortak değerlerdir. Mücadelesi de, yaşanması da ortak olmak zorundadır.

Özgürlük, insanlık onurudur. Onurumuza sahip çıkmak da insan olmamızın gereğidir. Bu nedenle herkesin ve farklı olanın onuru korunmadan özgürlük gerçekleşemez!

--

Sen çağlayan bir nehre dönüşecek pınar gibi

Özgürce denizi düşlemelisin…

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır