17 Ağustos 2025


Altan Tan’a Göre Kürt Sorunu



Faik ÖCAL

A- A+

“Terörsüz Türkiye” sürecinin ve “Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonunun” konuşulduğu bu zamanlarda yeniden okunması gereken bir kitap olarak karşımıza çıkıyor sayın Altan Tan’ın Kürt Sorunu kitabı. Sanki Tan, bundan 10 yıl evvel, şimdi olanları/olması gerekenleri yazmış ve çözümün adını da koymuş: Ya Tam Kardeşlik ya da Hep Birlikte Kölelik.

“Kürt Sorunu” üzerine en çok kafa yoran ve bu uğurda ağır bedel ödeyenlerden biri Altan Tan’dır. Kitaba da isim olan Kürt Sorunu’nda Tan’ın seçtiği alt başlık, onun tam olarak nerede durduğunu ve soruna nasıl baktığını gösterir: Ya tam kardeşlik ya hep birlikte kölelik. Yani şunu demek istiyor Tan: Ya anayasal bir zeminde Türkler ve Kürtler eşitlik çerçevesinde birlikte yaşayacağız ya da birlikte batarız, kaybederiz. Tan’ın tercihi birinci seçenekten yana ve bunun nasıl olması gerektiği konusunda görüşleri açık ve net. Kitap bu soruya cevap niteliğinde.

Kitabın önsözünde de yazar ‘Derin Akıl’a çağrı yapıyor. Eğer Derin Akıl devreye girmezse bizi büyük acılar bekliyor, diyor.

“Yaptığım bu çalışmada Kürt sorununu dünüyle, bugünüyle ve yarınıyla ele almaya çalıştım” diyen Tan, altı yüz küsur sayfalık kitabında Kürt Sorununu her açıdan ele alıyor.

 Tan’a göre Kürt sorunuyla ilgili şu beş farklı yaklaşım ön plana çıkmaktadır:

“Kürt Sorunu Yoktur” diyen inkarcılar.

“Kürt Sorunu Bir Terör ve Bölücülük Sorunudur” diyen komplocular.

“Kürt Sorunu Ekonomik Bir Sorundur” diyen sınıfçılar.

“Kürt Sorunu Etnik Bir Kimlik Sorunudur” diyen demokratlar.

“Kürt Sorunu Ulusal Bir Sorundur” diyen ulusalcılar.

Tan’a göre Kürt Sorunu bir etnik kimlik sorunu olarak tanımlanmalıdır.

Bundan sonra Tan, Kürtler hakkında tam kapsamlı bir araştırmanın ürünü olduğu anlaşılan bilgileri, bulguları ve belgeleri ortaya koyar. “Kürt Sorununu Tanımlamaya Doğru” bölümünde Kürtlerin kökeni hakkındaki mitolojik görüşleri ve ilgili tezleri detaylarıyla belirtiyor.

Kısaca konu başlıklarına baktığımızda kitap bize bir fikir verir: Kürtlerin Yaşadıkları Coğrafyalar (Türkiye, Suriye, İran, Irak, Ermenistan-Gürcistan-Azerbaycan vs.), Kürtlerin Nüfusu, Kürtlerin Dili, Kürtlerin Fizyonomisi, Kürtlerin Dini (Zerdüştlük, Manilik, Yezidilik, Hristiyanlık-Yahudilik, İslamiyet vs.) Kürt Edebiyatı ve Folkloru, Kürt Folkloru ve Müziği, Kürtlerde Sosyal Yapı (Mirler, Ağalar, Eşraf, Şeyhler, Mollalar, Köylüler, Göçebeler, Şehirli Kürtler), Tarihten Günümüze Kürtler, Haçlı İstilasında Kürtler, İlk Kürt-Türk İlişkileri, Moğol İstilası, Safavi Dönemi, Osmanlı-Kürt İlişkileri, Kürtlerin Diğer Milletlerle ya da Devletler İlişkisi, Cumhuriyet Döneminde Kürtler, Lozan ve Kürtler, Şeyh Said ve Kürtler, Dersim İsyanı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Kürtler, 49’lar Olayı, Darbeler ve Kürtler, İslamcılar ve Kürtler, Solcular ve Kürtler, Derin Devlet ve Kürtler vs.

Tan, kitabın son bölümünde Kürt Sorununun çözümü için şu modelleri tartışıyor: Bask, Katalan, İsviçre, Belçika.

Referanslar olarak da Kitabi ve Tarihi Referansların günümüz dünyasına uyarlanması gerektiğini belirtiyor.

“Bağımsız Kürdistan” fikrinde ise iki noktaya dikkat çekiyor: Batılı emperyalistler bağımsız Kürt devletini kendi çıkarlarına uygun görmedikleri için istemediler, Türkler ve Kürtler yüzyıllardır birlikte yaşayana kardeş halklar oldukları için birlikte yaşamayı tercih ettiler.

Tan, ulus devleti çözüm olarak görüp bunlara itiraz edenleri iki grupta incelemektedir. Etnik Federasyonu çözüm olarak görenlere karşı çıkan Tan, Türkiye ve Kürtler için Coğrafi Federasyon modelinin en uygun model olduğunu savunur.

Türklerle Kürtlerin “Birlikte Yaşama İradesini” esas alan bir çözümü ön gören Tan’a göre bunun içi ve içeriği siyasi, sosyal ve ekonomik olarak tam doldurulmalıdır.

PKK konusunda ise Tan’ın görüşü nettir: PKK, Kürt sorununun nedeni değil, sonucudur: PKK eylemlerine son verse bile (kendini feshetse!) yarın ya da öbür başka bir örgüt çıkar dış güçlerle de iş tutar. Çünkü Kürt Sorunu uluslararası bir sorundur. Bunun önüne geçmek için Kürtlere anayasal güvence verilmelidir. Onun ifadesiyle: “Kürt sorunun çözümü ayrıdır, PKK’nın eylemlerine son vermesi veya verdirilmesi ise ayrıdır.” (Sayfa; 576).

İlginç olan, tam 11 yıl sonra da olsa Tan’ın söylediklerinin birebir gerçekleşmiş olmasıdır.

Tan, sonuç bölümünde görüşlerini şöyle özetlemektedir: Kürt sorununu demokrasiyle çözen bir Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya’da örnek merkezi bir ülke olur. Bunu söylerken de iki kelimenin altını çizmektedir: Hilesiz ve kandırmacasız bir kardeşlik.

Sorun tam da burada ortaya çıkıyor. Gerçekten biz insan veya Müslüman olarak dürüst müyüz? Tarih bize göstermiştir ki Müslümanlar çoğu zaman birbirinin kanını şahsi menfaatler için dökerek bugünlere gelmiştir. Asıl önemli olan bundan sonrası. Geçmişte dökülen kanlarımızdan ibret alıp bir arada kardeşçe yaşamayı becerebilecek miyiz? Çok zor ama imkansız değil. Ya da şöyle diyelim: Özgür halklar olarak birlikte kardeşçe bir arada yaşamaktan başka çaremiz yok. Aksi takdirde birlikte kaybederiz, emperyalistlerin kölesi oluruz.

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır