1993 yılında, ilk oyumu kullandım. Ailem, muhafazakar olduğu için Refah Partisine oy vermiştik. Siz de o dönem belediye başkanı oldunuz. Ailecek çok sevinmiştik. Okuduğunuz bir şiir yüzünden hapishaneye atıldınız. Hapishaneye girdiğiniz gün çok üzüldüm hatta ağladım. O zaman hamileydim. Eşim, yavrumun babası “Üzülme bu kadar bebeğimize bir şey olur sonra” demişti. Siz tekrar özgür olunca, bu defa sevinçten ağlamıştım. Hele de milletvekili ve başbakan olma süreciniz beni, ailemi ve çevremdekileri ziyadesiyle mesrur etmişti. 1999 yılında üniversiteyi bitirdim. 6 yıl atanamadım. 2004 yılında 4C usta öğretici sözleşmeli İngilizce öğretmeni olarak göreve başladım. 2006’da sizin talimatınızla 10 bin İngilizce öğretmeni 4B sürekli sözleşmeli konumuna getirildi. 2011 seçimlerinde sözleşmeli öğretmenleri, seçim öncesi kadroya geçirdiniz.
Sizi çok seven anneme dedim ki: Anne Recep Tayyip Erdoğan sayesinde öğretmen oldum. Büyük konuşmuşum. Rabbimi üzmüşüm ki hükümetinizin, büyük destekler verdiği cemaat ile ortak kurduğunuz yasal bir sendika olan Aktif Sen üyeliğinden bir imzanızla sorgusuz sualsiz ihraç edildim.
Size olan sevgim, tamamen bitti. Biz ihraç edilen tüm kamu emekçileri size oy veren kesimdendik. Bir gecede ne oldu peki? 2011 yılı seçimlerinde size oy verdik diye üst kat komşum bana "Seni lağım çukuruna gömecek birine mi oy vereceksin?" demişti. Kendisi koyu bir ülkücü ve iyi bir eğitimciydi. 4 yıl önce en iyi dostum olarak vefat etmişti. "Oy verdin, sevdin seni ihraç etti. Şimdi benim öngörümü yaşadın. Ama ben sana inanıyorum, güveniyorum. Sen de zerre kadar terörist emaresi görseydim sana selam vermezdim" demişti. Rahmetli can komşum, keşke haklı çıkmasaydın..
Sizi canı gönülden sevmiş ve güvenmiştik. Sizi oyumuzla birkaç dönem de destekledik. Annemler sizi çok seviyor diye BİMER'e yazarak, annem için sizden istekte bulunmuştum. Bunun sonuncunda anneme bir fotoğrafınızı göndermiştiniz. Annem mahallede gönderdiğiniz fotoğrafınızla dolaşıp “Bakın başbakan bana fotoğrafını gönderdi.” demişti. Annem ölüm döşeğindeydi ve cumhurbaşkanlığı seçiminde size oy vermişti. Annem size oy verdikten kısa bir süre sonra vefat etti.
Annem beni sorgusu sualsiz, masum olduğum halde ihraç ettiğinizi görseydi çok üzülürdü. Soluğu sizin yanınızda alırdı. Size isyan bayrağını çekerdi ve asla oy vermezdi. Çünkü annemde onur, gurur, nefsaniyet vardı. Bunu bilen küçük ablam ağlayarak bana "İyi ki anamız senin ihracını görmedi yoksa mahvolurdu, soluğu Ankara'da alırdı." demişti.
İhraç sürecimi bazı sitelere açık yürekle yazdım, KHK TV'de iki defa cesurca anlattım. İhraç ettiğiniz tüm kamu personelleri, bu ülkenin en iyi, en temiz, en çalışkan, en liyakatli çalışan kamu emekçileri idi. Aynı zamanda %99’u size defalarca oy vermiş yurttaşları idi .
15 Temmuz darbe kalkışmasını siz bile eniştenizden öğrendiğinizi ifade ettiniz. Biz de herkes gibi, görsel medyadan öğrendik ama 5 gün sonra darbenin faturasını masum ve mazlum olan ibadet kesimine yüklediniz.. Hiçbirinin ruhsatlı tek bir silahı yoktu.
Herkesi yasal kriterlerden (Banka, sendika, okul, dergi, gazete, dershane, ev, yurt, dijitürk aboneliği iptali, indirilen yasal bir programdan, ankesörlü telefon araması, garson fişlemeleri, kamu amirlerin fişlemeleriyle) sorgusuz sualsiz, tek bir savunma dahi almadan, günah keçisi ilan ederek hukuksuz KHK'larla ihraç ettiniz. 17 bin başörtülü kardeşinizi 900’e yakın minik yavrularıyla hapishane köşelerine attınız.
15 Temmuz darbe girişimini bu şekilde sabote ettiniz. Meclise verilen, 15 Temmuz darbe kalkışmasının araştırılması önergesini ortağınız MHP ile reddederek üstünü kapattınız. Nedense, bu örgütün siyasi ayağı hiç yoktu. İbadet, ticaret, ihanet diyerek cemaati örgütleştirip böldünüz. Darbenin faturasını masum ve temiz ibadet kesimine yüklediniz. Hiçbirinin gıkı çıkmayınca, çimleri, elbirliği ettiğiniz fillerle tepişirken ezdiniz.
Artık yeter!
Bir durun!
Ülkenin ve toplumun haline bakın. Bu ihraçlarla birlikte ülkede ve toplumda ne huzur kaldı ne toplumsal barış ne de adalet! Refah bir hayatı artık sadece yalaka kesimi, yandaşlar, rantçılar yaşıyor. Her gün halka müjdeler veriyorsunuz. Halka gaz müjdeleriyle de iyi gaz veriyorsunuz. Nedense sadece KHK’lılara müjde vermiyorsunuz. Bu KHK’lılar ne yaptı size, vatana ve millete? Hepsi bir zamanlar sizin saf seçmeninizdi. Sahi siz, sizinle yola çıkanlara size oy verenlere neden bu kadar sırtınızı döndünüz? İhraç edilenleri FETÖ çuvalına attınız ardında da karanlık bir kuyuya attınız. Üstüne de beton döktünüz. Hadi kurtulun, yargılanın, aklanın gelin dediniz. Yalaka kesiminizden biri KHK’lılar için "Ağaç kökü yesinler" dedi. Allah'tan korkun be!
Yeter artık!
Yetti artık!
Bu zulme dur diyecek yargı da yok! Adalet demekten yorulduk…Umut etmekten yorulduk… Koyun gaz odalarına, fırınlarına kurtulun bizden. İhraç ettiğiniz 200 bin kamu emekçisi, özelde işsiz kalan yüzbinlerce çalışan bir tek adli bir olaya karıştı mı? İsyan etti mi devlete? Hayır… Söyleyin ne yapalım? Ne yapalım? Milyonlarca insanı devlete, ülke ve halkına küstürdünüz. Eserinizle onur duyun! Biz af değil hakkımızı istiyoruz. Asıl siz kırıp geçirdiğiniz milyonlardan af isteyin. Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Gasp edilen haklarımızı ivedilikle geri verilsin istiyoruz. AHİM’in verdiği Yalçınkaya kararını uygulayınız. Beraat edenleri, takipsizlik alanları hemen iade ediniz. Hiçbir suça bulaşmamış, sicili temiz, şiddete bulaşmamış, yasal kriterlerden siyasi ceza alanları da tekrar yargılayarak beraatini veriniz… Siz BAE’ye, Sisi’ye kucak açtınız. Çok mu zor kendi vatandaşınıza kucak açmak? İhraç ettiniz, kamu emekçileri bu ülkenin en iyi liyakatli en çalışkan vatandaşları. Lütfen bu hatanızdan dönün artık… Umarım bu yazımdan dolayı beni yargılamazsınız… Çünkü herkesi korkuttunuz. Bir korku imparatorluğu kurdunuz… Hep söyledim bir daha söylüyorum: Benim Rabbime karşı hatam, günahım var ama devlete, millete karşı hatam yok vicdanım rahat. Rabbim beni de affetsin
Misafir