29 Mart 2024


Ne Ülke Ama!



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Neyi nasıl anlatacağımızı anlatamadan

Yaşamadan yaşadığımız bir ülke!

--

Bu hafta Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye ilişkilerini ve özellikle İnsan Hakları ihlalleri konusunda yaşanan sorunları yazmak istedim. Türkiye’nin hak ihlalleri konusunda zayıf bir karnesinin olduğunu ve sınıfta kaldığını yazacaktım.

Ancak AB’nin kendi çıkarları söz konusu olduğunda, İnsan Hakları ihlallerini nasıl görmezden geldiğini tam da Türkiye örneğinde gözlemledim. Türkiye’nin Avrupa’ya karşı gerektiğinde “şantaj yapmak” için kullandığı Suriyeli mülteciler konusunda AB’nin de hiç samimi olmadığını hatırladım. İnsan Hakları ihlallerine sessiz kalanların da ihlal edenler kadar suçlu olduklarına karar verdim ve konuyu yazmaktan vazgeçtim.

Zaten Türkiye’nin AB’ne tam üyelik gibi bir iddiası da kalmamış, bizler için artık geçmişte kalan bir hayalden ibarettir. Bu durumda konuyu tartışmaya gerek de yoktu.

Mısır ile Türkiye arasında başlayan diyalog sürecinden ve gelişmelerden söz etmek istedim. Ancak bu girişimde Türkiye, hiçbir dönemde yaşanmamış bir aşağılanmaya maruz bırakıldığını düşündüm ve konuyu yazacak kadar kendimi rahat hissetmediğim için vazgeçtim. Sonuçta ülke olarak aşağılanmış ve oyun dışı bırakılmıştık!

Daha kötüsü, gelişmeler üzerinde ciddi bir müzakere yapılmadığı gibi kamuoyunun dikkatinden de gündem değişikliği ile kaçırılmıştı. İktidarın umursamaz tavrı kadar muhalefetin de ilgisizliği beni öylesine üzmüştü ki yazmak için kendimde bir güç bulamadım.

Daha genel bir konuda düşüncelerimi yazmak istedim. Nasıl olsa yalnız ülkemiz değil, dünyanın, insanlığın sorunu haline gelen Pandemi önemli bir konuydu. Bu konuda yazılacak çok şey de vardı. Ancak yöneticilerimiz için bir sorun olarak görülmediğini düşününce ondan da vazgeçtim.

Vaka sayısı 40 bine yaklaşmasına rağmen Covid 19 için yeterli tedbirler alınmıyor, ihmal ve umursamazlık devam ediyor. Zaten felakete dönüşmesinin nedeni de bu ihmaller ve umursamaz tavırlar değil mi? Yetkililerin cenaze merasimleri ve parti kongreleri bu artışın nedeni değil mi?

Halkın kaçta kaçının aşı olduğu bir tarafa, aşıların akıbetinden bile haber alamıyoruz. Kapatılması gerekenlerin başında okullar, camiler gelirken cafe ve restoranlara kapatılma kararının gelmesi, beni yeterince sarsmıştı. İki kişinin yan yana bir Cafe’de oturması ceza nedeni olurken, camilerin Ramazan ayı boyunca teravih namazlarına dahi açık tutulması benim için izahı mümkün olmayan bir kara mizahtır. Mizahı başaramadığım için de Pandemiyi de yazmaktan vazgeçtim.

Gündem o kadar yoğun ki konu bulmak hiç de zor değil. En iyisi ekonomide olup bitenlerden ilgi alanıma giren bir yazı kaleme almaya karar verdim. Henüz düşünürken döviz-borsa-altın piyasasında öyle dalgalanmalar başladı ki başım da aynı hızla dönmeye başladı. Takip etme imkânım kalmadığı için neyi yazacağımı da artık kestiremedim. En iyisi vazgeçmekti, ben de vazgeçtim.

 

 

Sanat, edebiyat, şiir veya teknoloji alanlarına yoğunlaşmayı yazmak istedim. Özellikle gençlerin kendilerini geliştirmeleri gerektiğini önermek istedim. Ancak istikbal arayan gençlerimiz için bunların bir anlamı olmadıklarını hatırlayınca bundan da vazgeçtim.

Yönetimde, siyasette, idari makamlarda bir liyakat ve ehliyet aranmadığına göre gençleri bilgi edinmeye, konularında uzmanlaşmaya yönlendirmenin abesle iştigal olacağı endişesiyle geri durdum. Kamu kuruluşlarından birden fazla maaş alanların hangisi konusunda uzman ki?

Yönetici, idareci, siyasetçi olmak için örnek alınanlar ortadayken, ben kimleri örnek verebilirdim ki, siyaseti yazayım? Siyasette kul, kamu kuruluşunda kurt olmanın geçerli olduğu bir ülkede kamu ve siyaset ahlakından nasıl söz edebilirdim ki?

En iyisi, benimde iddialı olduğum bir kurabiye tarifi vermenin yararlı olacağını düşündüm. Benim gibi kurabiye tarifi ile uğraşacakların, malzeme alacak paraları olmadıklarını bilmenin acısını yüreğimde hissettim. Bu acıyla klavyenin tuşlarına basamadığım için bunu da yazmaktan vazgeçtim.

Hem neme lazım! Gündemde “pudra şekeri” varken! Gençlerimiz izlediklerini örnek aldıklarına göre maazallah kurabiye üzerine döktükleri pudrayı çekmeye kalkarlarsa vebalinden kurtulamam..!

Kusura bakmayın! Gündemin yoğunluğuna güvenerek nasıl olsa bir şeyler yazarım diye düşünmüştüm ancak yazacak bir konu dahi bulamadım.

Ne ülke ama! İnsan yazmaya konu bulamıyor!

--

Ne garip bir dönem bu çözemedim velhasıl

Ahlaksız ahlaklı görünür yine de alkış kıyamet!

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır