08 Eylül 2024


MÜLTECİ KOZU



Hacer Zelal Atalay

A- A+


Yıl 2012 okulda, öğretmenler odasındayım. Öğretmenlerimiz,  ellerinde bozuk metal, kağıt para poşetleriyle dersten çıkmışlardı.  Hocalarımıza sordum ”  Hocam bu  paralar ne için toplanıldı?” Dediler ki  “öğrenciler,  Suriyeli kardeşlerimiz için para toplamışlar”
Ben de “ Birlik beraberliğimiz için çok güzel bir davranış” dedim. Ve devam ettim düşüncelerimi söylemeye…
“Ama arkadaşlar ben Suriyeli mültecilerin Türkiye alınmasına, gelmelerine karşıyım. Ülkemizin sosyal ekonomik durumu buna müsait değil. Bu halkın çoğu,  Arapları sevmez. Bir süre sonra halk, mültecileri istemeyecek.
Suriyeli mültecilerle beraber pkklısı, ışıdlısı, katili, hırsızı, arsızı gelecek. Güvenliğimiz tehdit altında kalacak.
Olması gereken; Suriyeli mülteciler için, Suriye Türkiye sınırında güvenli mülteci kampları kurulmalı, başta İslam Ülkeleri, UNESCO , NATO, Avrupa Devletleri, savsş bitene kadar mültecileri maddi manevi desteklemeli.
Eğer mülteciler sınırdan içeri alınacaksa Avrupa’nın yaptığı gibi, sınır geçişlerinde devlet  çok büyük tedbirler almalı. 
Yoksa biz ülke ve halkları olarak bu durumun altında kalkamayız dedim”
Bana tepkiler çok büyüktü. “Hocam bari sen bunu söyleme sen başörtülü muhafazakar birisin. Sana yakıştıramadık dediler” O gün ben kötü biriydim  onlar için….

Halkımız duygusaldır, yardım severdir hele de din kardeşimiz ise tamamdır. Elinden geleni yapmayı sever.
Halk, maddi manevi mültecileri bağrına bastı.
Küçük ilçemizde terminal alanında tonlarca gıda, kamyonlar dolusu kıyafet yardımı, parasal yardımlar yapıldı.
Gel zaman git zaman mülteciler artık misafir değildi. 
Suriye’de güvenliği sağlamak için sınır ötesi operasyonlarda,  yüzlerce askerimiz şehit olurken, Suriyeli sığınmacı sahillerde nargile içiyordu…
Suriyeliler geldiklerinde yaklaşık üç milyon civarındaydı. Şimdi on üç milyon civarında.
Nüfuslarının hızla artışı, Türkiye halklarını tedirgin etmekte…

Avrupa Birliği de mülteciler yeter ki sınırımıza gelmesin diye,  bütçemize milyar dolarlarla destek oldular. 
Yurtdışından gelen güzel bir gelir vardı artık.
Yurtdışını tehdit edecek iyi bir mülteci  kozu vardı artık…
Suriye yönetimine de karşı güçlü bir kozdu  bu durum…
Ayrıca kendilerine seçimlerde destek olsun diye sadık bir seçmen kitlesi oluştu.
Siyasi iktidar, menfaatleri için sığınmacıları ülkede tutmakta.
Mültecilerin çoğu Erdoğan’ı çok seviyor… 
Erdoğan da onları çıkarları için çok seviyor…

Suriye’de neler oldu, neler bitti…
Bu iç savaş nasıl çıktı, kimler destekledi, kimler karşı çıktı???
Bizler bu iç savaşı  ne kadar irdeledik, sorguladık, araştırdık….
Maalesef bu konuda halkımızın bilgisi çok az.

Gün geldi ülkede ekonomik bir çöküş başladı. 
Faturayı birilerine çıkarmak gerekti.
Ülkedeki en zayıf halka, hepsi sabıkalı faşist vandallar bu faturayı  , en zayıf halka olarak gördükleri mültecilere mal etti.
Kayseri’de başlayan olaylar birçok ilimize sıçradı. Birçok sığınmacı yaralandı. Hatta masum Suriyeli bir genç acımasızca katledildi.
Sosyal medyada herkes sığınmacı istemiyoruz diye tepkilerini dile getiriyor.
Lütfen tepkilerinizi vurup kırarak yakarak hatta öldürerek zavallı sığınmacılardan çıkarak değil, mevcut otoriteye yasal olarak dilekçeyle, seçimle dile getiriniz…
Evet herkes kendince haklı.
Ama bunu şiddetle çözmeyelim.
Şimdi ben bir hak savunucusu olarak, din dil ırk ayrımı yapmadan mültecileri savunduğum için ben yine kötü oldum.
Bu halkı anlamak çok zor.
Değiştirmek eğitimle bile çok zor.
Hepimizin bir anda  mülteci olmama garantisi var mı???

Diğer taraftan sınır ötesindeki Suriyeli faşist vandallar ülkemizin milli bayrağını yırttı, yaktı.
Yapılan bu kötü faşist tutum ülkemiz için affedilmez üzücü bir durum.
Bu vandalları nefretle kınıyorum…

Mülteciler,  Esed’in zulmünden kaçtı.
Esed, ülkeye dönün çağrısı yapsada halk bu güzel vatanı bırakmak istemiyor.
Tekrar aynı kötülükleri yaşamaktan korkuyor.
Bu durum artık, her iki ülke  hükümet liderleri arasında evrensel hukuk ile çözüme kavuşmalı.
Çünkü Türkiye Halkları patlama noktasına gelmiş…

Ey Türkiye Halkları,
Avrupa Birliği ülkeleri sınırları kaldırsa tüm Mülteciler, hatta bizler uçak hızıyla bu ülkeden gideceğiz değil mi?
Şahsen ben gitmeyi çok istiyorum.
Sekiz yıldır ülkemizde ihraç bir öğretmen olarak hak mücadelesi vermekten yoruldum…
Tanıdığım khklı bir öğretmen mülteci olarak Hollanda'ya sığındı.
Bana şunu söyledi.
İhraç edildikten sonra, bu ülkede insan olduğumu değerli olduğumu hissettim.
Burada insanlığı gördüm.
Daha ülkeye dönmem dedi.
Ailesiyle huzur içinde yaşamına devam ediyor muazzez zarif arkadaşım… 


Halkımız bazı konularda haklı.
Şunu sık sık dile getiriyorlar
Bizim evladımız Suriye sınırında can verip şehit olurken, bunların erkekleri plajlarda, barlarda, kafelerde, parklarda nargile içip gününü gün etmekte.
Gidip vatanlarını savunsunlar.
Bayramlarda Suriye'ye gidebiliyorlar madem tamamen gitsinler artık.
Misafirlik çok uzadı.
Bunların yüzünden ev fiyatları ve kiraları çok arttı.
Bunlar her anlamda birinci sınıf vatandaş biz üçüncü sınıf vatandaş olduk kendi vatanımızda.
Herkes haklı.
Aslında halkın tepkisi mevcut siyasi iktidara.
Ama iktidardan korkanlar tepkilerini, gücü yettiği gariban mültecilerden çıkarıyor.
Ey Türkiye Halkları tepkinizi hukuk içerisinde Cimere dilekçeyle ifade ederek bildiriniz!!
Şöyle yazınız…


Sayın Reisimiz, ülkemizde yıllarca misafir  ettiğiniz mültecileri, artık ülkemizde istemiyoruz…
Kimseyi kırmadan incitmeden, dün Katil Esed dediğiniz, bugün de Sayın Esed dediğiniz aile dostunuzla bu siyasi meseleyi evrensel normlara göre hallediniz.

Ya da seçimle tavrınızı gösteriniz.
Sosyal medyada mülteci sığınmacı istemiyoruz diyerek, provokatörlerin ekmeğine yağ sürmeyin!!

Ülkemiz ve halkları ekonomik bir darboğazdan geçiyor herkes çok yoruldu ve patlama sınırında…
Lütfen daha sakin olalım…
Cennet vatanımızı her türlü iç dış savaşlardan kötülüklerden koruyalım.
Bu vatan hepimizin.
Hepimiz vatanımızı seviyoruz…
Mülteci kozu, ülkemizi bir bataklığa çevirmesin.

Sayın Reisi Cumhur, bu toplumsal sorunu evrensel normlar içinde ivedikle çözünüz.
Zira herkes için,  bıçak kemiğe dayandı…

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır