24 Nisan 2024


Milletvekilliği Neden İtibarsızlaştırıldı?



Hasan Fehmi ERDOÄžMUÅž

A- A+

Ne yazık ki Enis BerberoÄŸlu, Leyla Güven ve Musa FarisoÄŸulları’nın vekilliklerinin düÅŸürülmesi ve daha sonra tutuklanmalarının sorumlularından biri CHP’dir. CHP’dir, zira “Anayasa’ya aykırı” diyerek, sırf HDP ile aynı safta gözükmemek adına Anayasa’ya geçici 20. maddenin eklenmesine kabul oyu verdi. Bugün de hukuksuzluÄŸa karşı söyleyecek bir sözü, direnecek bir mecali olmaması normaldir. Bu nedenle de bugün yaÅŸanan utanç tablosunun baÅŸ sorumlusunun ana muhalefet partisi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. 

Ä°ktidarın Türkiye’yi getirdiÄŸi noktayı ise tarif etmek imkânsız. HukuksuzluÄŸun iktidarın gıdası olduÄŸunu söylemeye lüzum yok sanıyorum. Meclis’in sadece adının olduÄŸu, milletvekillerinin etkisizleÅŸtirildiÄŸi ve nasıl bir karar alma mekanizmasının iÅŸlediÄŸini dahi anlamadığımız bir sisteme mahkûm edildik. 

Yasama dokunulmazlığının Türkiye gibi ülkelerde ne kadar hayati olduÄŸunu bu süreç zarfında tekrar gördüÄŸümüz kanaatindeyim. Yasama dokunulmazlığı, halkın iradesinin Meclis’te gerçekleÅŸmesi için gereklidir ve iktidarın diline pelesenk olan, millet dalkavukluÄŸu ile sürekli ifade edilen ama gerçekte esamesi dahi okunmayan “milli irade”nin gerçekleÅŸmesine hizmet eder. Ancak bu söylemin de içinin boÅŸ, tamamıyla konjonktüre, ÅŸartlara veya kimin için ifade edildiÄŸine göre deÄŸiÅŸen bir kavram olduÄŸunu biliyoruz. Açıkçası halkın iradesinin bu kadar yok sayıldığı ama bu kadar “milli irade” nutukları atılan baÅŸka bir dönem olduÄŸunu da düÅŸünmüyorum. 

Anayasa’ya aykırı bu deÄŸiÅŸiklik ile Selahattin DemirtaÅŸ dahil birçok milletvekili cezaevine girdi. Bu hukuksuzluklar bir yana, milletvekilliÄŸinin bilinçli olarak süreç içerisinde nasıl itibarsızlaÅŸtırıldığına deÄŸinmek istiyorum.

Ä°ktidar partisi, ilk döneminden itibaren düzenli ÅŸekilde milletvekilliÄŸini itibarsızlaÅŸtırmış ve tek adam sistemini ikame etmiÅŸtir. Aslında milletvekillerinin itibarsızlaÅŸtırılması süreci askeri vesayetin hüküm sürdüÄŸü dönemlerde de yavaÅŸ yavaÅŸ iÅŸletilen bir süreçti. Sürekli bir ÅŸekilde milletvekilleri maaÅŸları gündeme getirilerek milletvekilliÄŸi toplum nezdinde itibarsızlaÅŸtırılmaya çalışılırdı. MaaÅŸların yüksekliÄŸi, toplumun açlık ve yoksulluk sınırı düÅŸünüldüÄŸünde elbette tartışılması gereken bir konudur. Ancak askeri harcamaların sınır tanımadığı, devletin onca israf kalemi arasında tek sorunun milletvekilleri maaÅŸları olduÄŸu hususu pek inandırıcı deÄŸildi. Amaç bir ÅŸekilde milletvekillerini halkın nazarında itibarsızlaÅŸtırmaktı. 

AK Parti iktidarı ile bu kez milletvekilleri maaÅŸları sorun olmaktan çıkmıştı. Hatta devlete çok daha az maliyeti olan lojmanlar yıkılmış, milletvekillerine fazladan personel istihdam hakkı verilmiÅŸ, farklı imkânlarla itibardan tasarruf (!) edilmemeye baÅŸlanmıştı. Ancak bu kez milletvekillerinin partileri, bürokrasi üzerindeki etkisi tamamıyla ortadan kaldırıldı. Milletvekilleri kendi genel baÅŸkanlarına, bakanlarına hatta bakan danışmanlarına ulaÅŸamaz oldular. Valiler milletvekillerini önemsemez, telefonlarına çıkmaz oldu. 

Artık grup toplantılarında dinleme ÅŸansları oldukları genel baÅŸkanlarını oturdukları koltuklarından “selfie” ile fotoÄŸraf karesine alıp, bunu profil fotoÄŸrafı yapan milletvekilleri ortaya çıktı. Bir milletvekili için genel baÅŸkanına ulaşılabilecek en yakın nokta! Bu durumu genel baÅŸkanları da milletvekilleri de o kadar kanıksamıştı ki bir milletvekili partilerinden istifa ettiÄŸinde milletvekilliÄŸinden de istifa etmesi gerektiÄŸi açık açık ifade edildi. Ne de olsa milletvekilliÄŸi, genel baÅŸkanların lütfettiÄŸi bir makamdı. 

 

Peki, neden bu noktaya gelindi ve bu noktada olan milletvekilliğinin kime ne faydası var?

Etkisiz bir Meclis’in ve etkisiz milletvekillerinin çok az kimse dışında iÅŸin aslı kimseye bir faydası yok. Bu sistem, partileri kendi mülkü gören genel baÅŸkanlara ve ideolojik partilere yarıyor. Oysa demokrasi parti içinde baÅŸlar. Parti içi demokrasinin olmadığı yerde demokrasiden söz etmek pek mümkün olmasa gerek. Ancak istisnasız bütün partiler genel baÅŸkan sultası altında yönetiliyor. Parti teÅŸkilatlarının, illerin, ilçelerin ne düÅŸündükleri önemsenmeden genel merkez tarafından listeler belirleniyor ve seçilme ÅŸansının olduÄŸu yerlere yukarıdan atamalar yapılıyor. Sonunda elimizde oyla seçilmiÅŸ “memurlar” kalıyor. 

Oysa Rahmetli Özal, bürokrasi kayalıklarında parçalanan toplumun çıkış yolunun milletvekillerini etkin kılmaktan geçtiÄŸini çok iyi bildiÄŸinden Meclis’e ve milletvekillerine önemli bir etkinlik kazandırmıştı. Milletvekilleri, toplumdan gelen talepleri bürokrasiye iletiyor ve vatandaÅŸların o soÄŸuk binalarda gördükleri kötü muameleyi bir ÅŸekilde engelliyorlardı. Elbette suiistimaller yaÅŸanıyordu ancak Türkiye gibi bürokrasinin topluma tepeden baktığı ülkelerde bu etkinlik çok önemli bir iÅŸlev görmüÅŸtü. 

AK Parti iktidarı ile bu süreç tekrar geriye iÅŸletildi. Çözüm merci tekleÅŸtirildi. Böyle olunca da il müdürleri, valiler, genel müdürler ve daha niceleri bırakın milletvekillerini, bakanları bile ciddiye almaz oldu. Bu süreç özellikle HDP milletvekillerine yönelik polis ÅŸiddeti ile zirve yaptı. Peki, böyle bir sistemin topluma bir faydasının olması mümkün mü? Sürekli “öteki” üzerinden meÅŸrulaÅŸtırılan yanlışlıklar, hukuksuzlar kime ne kazandıracak? Milletvekillerinin itibarlı olduÄŸu bir sistem, toplumun taleplerini doÄŸru ifade edebildiÄŸi bir sistemdir. Çözüm merciinin tek olduÄŸu bir yerde doÄŸru sonuç alınması mümkün deÄŸildir. Etkisiz bir Meclis ve etkisizleÅŸtirilmiÅŸ milletvekillerine toplum elbette itibar etmez.

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır