İnsanlık tarihi boyunca bir arada yaşayan insanlar arasında farklı sınıflar oluşmuştur. Bu farklılığın sebebi kültürel, ırksal, dini, ekonomik vb. sebeplerden kaynaklanmıştır. Zaman ve koşullara göre farklılığın kaynakları da değişmiştir. İnsanlar arasındaki sınıflar şekil açısından da değişiklik göstermiştir. Ayrıca sınıflar arasında geçişkenliğin olup olmadığı veya ne kadar kolay olduğu da dönemden döneme ve toplumdan topluma farklılık arz etmiştir.
İnsanların doğdukları, birlikte oldukları, bulundukları sınıf, onların çoğu zaman kaderi olmuştur. Bir anlamda sadece coğrafya kader olmamış, içinde doğduğunuz sınıf, yetiştiğiniz çevre ve sunulan imkânlar da kader olmuştur. Bu sınıflar arasındaki hiyerarşisinin keskinliği, değişkenliği de etkilemektedir. Mesela eğitime erişim önemli bir araçtır. Çünkü bugünün dünyasında genel olarak eğitimli olmak, okumak ve bunun kazandırdığı meslek, sosyal sınıfınızın değişmesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda yaşadığımız sınıf ayrımının en önemli sebebinin ekonomik olduğunu göstermektedir.
Teknolojideki muazzam gelişmeler yeni bir döneme işaret etmektedir. Önümüzdeki yıllarda yaşayacağımız sınıfsal farklılıklardan birinin teknolojiyi elinde bulunduranların algoritmalarla oluşturacakları sınıflar olacağını düşünüyorum. Ne demek istediğimi algoritmayı basitçe açıklayarak ve bir örnekle izah etmeye çalışacağım.
Algoritma, bir sorunu çözmek için belirlenen işlem basamaklarına denir. Yani başlangıcı ve sonu olan bir işlem sistematiği oluşturulur ve bununla bir sorunun çözümü amaçlanır. Algoritma en çok matematikte ve bilgisayar yazılımlarında karşımıza çıkmaktadır. Yazılan bütün programlarda belli algoritmalar vardır, yani belli işlem basamakları ile bir sonuca ulaşılır. Konunun detayları beni aşmaktadır ancak algoritmalar ile bizi bekleyen sorunlardan birinden bahsetmek istiyorum.
İddia; algoritmaların sorunları tıpkı insanlar gibi ama daha hızlı ve hatasız çözdüğüdür. Elbette bu birçok açıdan doğru ve faydalı bir husustur ancak insan faktörüne ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda da sorunu algoritmalar çözüyorsa ne yapacağız? Bu durumda, ne yazık ki hayati öneme sahip durumları sistemlere teslim etmek ciddi bir risk barındırıyor.
Mesela bir okul başvurusu algoritma kullanıyor ve bu şekilde bilinçli olarak belli bir sınıfa ait çocukların başvuruları özellikle reddediliyorsa ne olacaktır? Ya da dava konusu edildiği haliyle, Birleşik Krallık vizesi veren algoritma önyargılı olarak ayarlanmış ve belli bir etnik, dini veya ekonomik gruba ait olan insanlara red veriyorsa ne yapılacaktır?
Göçmenlik hakları savunucuları Home Office (İç İşleri Bakanlığı’nın) nasıl bir algoritma kullandığı hususunu yargıya taşıdı. Her ne kadar İçişleri Bakanlığı algoritmanın sadece başvuruların yerini tayin ettiğini, nihai kararı insanların verdiğini iddia etse de, göçmenlik hakları savunucuları algoritmanın 3 grup oluşturduğunu ve “beyaz”ları yeşil hatta atarken diğer başvurucuları bulundukları sınıflara göre “sarı” ve “kırmızı” hatta ilettiğini iddia ediyorlar.
Bu durum önümüzdeki dönemde çok yaygın olarak karşılaşılacak sorunlardan biri olacağa benziyor. Algoritmalar ile insanların -dünyanın her yerinin kolayca ulaşılabilir olmasına rağmen- belli bölgelere mahkûm edilmesini sağlayacak; bazı sınıfların kolaylıkla seyahat etmesine, eğitim almasına, ticari ilişkiler geliştirmesine engel olacak.
Dünya ciddi teknolojik devrimler yaşarken, iletişim alanları oldukça genişlerken, hala otoriterliğin, “yöneten elin” bu kadar etkin olması tedirginlik verici. Galiba insan hakları, temel hak ve hürriyetler için mücadele bütün teknolojik gelişmelere, globalleşen dünyamıza rağmen hız kesmeden devam edecek.
Misafir