Geçtiğimiz hafta siyasi gündemin ana konularını, Hüda-Par’ın Cumhur İttifakına daveti, Yeniden Refahın son dakika kararıyla Cumhur İttifakına katılması, HDP’nin Kılıçdaroğlu karşısında aday çıkarmama kararı ve Millet İttifakı içindeki muhtemel seçim iş birlikleri oluşturdu. Ancak bunların arasında Memleket Partisi’nin yükselişi ve İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinin bir parça daha öne çıktığı söylenebilir.
Muharrem İnce’nin lideri olduğu Memleket Partisi seçimlere yaklaşık 45 gün kala önemli bir çıkış yakalayarak, basında ilgi odağı haline geldi. Keza 100 bin imza barajını aşarak İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olması var olan ilgiyi pekiştirdi. Esasen, Memleket Partisi’nin sürpriz olarak nitelenebilecek bu çıkışının ardında, birkaç farklı sebepten söz edilebilse de, öz itibariyle Millet ittifakının kurgusundaki bazı zafiyetlerden kaynağını aldığını ifade etmek gerekiyor. Zira İnce’nin yükselişinin, altılı masada mart ayı başında yaşanan krizle eş zamanlı gelişmesi tesadüf sayılamaz. Bu çerçevede, Cumhur ittifakına muhalif pozisyonda olan, ancak altılı masanın ortaya koyduğu vizyona çeşitli sebeplerle mesafeli olan kitle için Muharrem İnce bir alternatif haline gelebilir.
Bu noktada İnce’nin benimsediği siyasal söylemlerin ana hatlarına bakmakta fayda var. İnce’nin demeçlerinde ve röportajlarında altını çizdiği hususlar temel itibariyle Millet ittifakının zayıf noktalarını vurgulamak üzerine kurulu. Burada, iki farklı argüman öne çıkıyor. İlki, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını garanti altına almak için gereğinden fazla taviz verdiği tezine dayanıyor. Buna göre, Millet ittifakının küçük ortaklarına, güçlerinden çok daha fazla nispette pay verildiği görüşü millet ittifakının bazı seçmenlerinde önemli bir rahatsızlık yaratıyor. Ülkenin mevcut duruma gelmesinde sorumluluğu olduğu iddia edilen -özellikle AK Parti’den kopmuş- partilerin ittifak içinde yer alması ve onlara gereğinden fazla alan açıldığı görüşünün CHP’nin ulusalcı kanadında yaygınlığı bir sır değil.
İkinci olarak, CHP’den daha önce çeşitli saiklerle kopmuş ve/veya kerhen desteği devam eden kitlede belirgin olan seçimleri kazansa bile yönetme açısından millet ittifakını güvenilir bulmayan görüşlerin altı çizilmeli. Bu kitlede, Kılıçdaroğlu özelinde CHP yönetimine karşı kısmen öfkeye dayalı olan güvensizlik öne çıkıyor. Keza İnce’nin 2018’de Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında CHP tarafından yalnız bırakıldığı iddiası ile mevcut CHP yönetimiyle arasının açılması Memleket Partisi’nin kuruluş hikayesinin temel saiki olmuştu. Bu sebeplerle, daha önce CHP’ye oy veren ancak mevcut durumda CHP’ye küskün olan bir kısım seçmenle İnce’nin argümanları önemli ölçüde kesişiyor. Bu çıkarım çerçevesinde, İnce’nin açtığı üçüncü yolun hitap ettiği kitlenin genel olarak Millet ittifakı ve özel olarak CHP seçmeni olduğu kolayca tespit edilebilir.
Özellikle Mart ayı başından beri süregelen siyasal süreç bu kitle üzerinde bir hareketliliğe neden oldu. Ayrıca Memleket Partisi’nin ATA ittifakından kopması da onun bağımsız bir aktör olarak öne çıkmasına zemin sağladı. Tüm bu gelişmeler neticesinde ise Memleket Partisi’nin 3. Yol olma ihtimalinin önü açılmış oldu.
Şüphesiz, herhangi bir ittifakın içinde olmamanın getirdiği önemli bir avantaj var. Her iki ittifakın zayıf noktalarını vurgulamak ve bağımsız bir pozisyonda olmak siyasal söylem açısından büyük bir manevra alanı ortaya çıkartıyor. İnce, deneyimli bir siyasetçi olarak, bu alanı oldukça mahir biçimde kullanıyor ve huzursuz muhalif seçmenin ilgisini cezbediyor. Bu bağlamda, bu seçmeni siyaseten “mecburiyet caddesinden” kurtarmayı vaat ediyor. İnce’nin kendi ifadesiyle “bir ihtimal daha var” demeyi olanaklı kılmak istiyor.
Ne var ki, güncel anketler böyle bir ihtimalin gerçekleşebilmesinin pek mümkün olmadığını gösteriyor. İnce, Millet ittifakı seçmeninden alacağı oylar ile Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’a rakip olabilecek bir desteğe sahip değil. Bu haliyle seçimleri kazanmaktan öte, ancak seçimlerin ikinci tura kalmasına neden olabilir.
Dahası, Muharrem İnce ve lideri olduğu Memleket Partisi’nin geleceği açısından 3. Yolu açmanın önemli bir riski var. Şöyle ki, seçimlerin altılı masa tarafından kazanılması durumunda, Millet ittifakı seçmen kitlesinin, seçimleri İnce’ye rağmen kazanılmış bir seçim olarak değerlendirmesi kuvvetle muhtemel. Seçimlerin kaybedilmesi durumunda ise, İnce yüzünden kaybedilen bir seçim olarak görülmesi de kuvvetle muhtemel.
Hülasa, Memleket partisi açısından 3. Yol açmanın cezbedici ve avantajlı yönleri görmezden gelinemeyecek ölçüde fazla. Ancak, partinin geleceği açısından bu yola girmenin riskleri ve potansiyel maliyeti de bir o kadar yüksek.
Son olarak, İnce’nin demeçlerinden, seçimlere kısa bir süre kala Kılıçdaroğlu lehine çekilme kararı alabileceği ihtimali de okunabilir. Bu ihtimalde ise hitap ettiği kitlede takdir görmesinin ve Memleket Partisi’ne duyulan ilginin/güvenin artmasının çok daha olası olduğu söylenebilir.
Misafir