26 Nisan 2024


YAŞADIĞIMIZ SÜRECE İLİŞKİN SOSYOLOJİK BİR ANALİZ



Prof.Dr. Ahmet ÖZER

A- A+

Bugün için “Korona Virüsünün” 6 temel boyutu ile karşı karşıya insanlık. Bunlar;

1-Hastalık yanı

2-Uluslararası (küreselleşme) boyutu

3-Panik etkisi

4-Ekonomik etkileri

5-Dijitalleşme ve

6-Sosyal yaşam boyutu.

7- Sonuç.

 

1-Hastalık boyutu ile ilgili tıbbi tedbirler araştırılıyor. Bilimin bu denli geliştiği bir çağda sonuç alıcı bir tedavi bulunmaması manidardır tabi. Ama bu bir yana, korku ve panik yerine tedbirli olmak, hijyene dikkat etmek gerekiyor.

 

Lakin yaşadığımız her dakika krona olmadan da vücudumuzda binlerce sağlıklı hücre binlerce mikropla/virüsle mücadele halinde. Eğer virüsler/mikroplar kazanırsa hasta oluyoruz; sağlıklı hücrelerin üstün gelmesi durumunda ise sağlıklı olarak yaşamımıza devam ediyoruz. Pata durumunda ise ateşimiz çıkıyor. Sonucu yardımcı kuvvetler belirliyor(devrim – karşı devrim gibi) Sağlığın yardımcı gücü moral, temiz bir yaşam ve keyifli sosyal ilişkilerdir, gülebilme yeteneğidir. Virüs ve mikropların yardımcıları ise stres, korku, kaygı ve paniklemektir. Ne garip ki medya paradoksal olarak bugünlerde tam da buna hizmet ediyor. İnsanın aklına şu geliyor: Acaba bazı egemen güçler kendilerince bir takım sonuçlara ulaşmak için bile bile mi bunu yapıyor/yaptırıyor ve bizim böyle hissetmemizi mi istiyorlar. Güç zehirlenmesine uğramış makyavelist, neronist ve faşizan kurum ve kafalar için bu olmayacak bir şey değil. Olaya bir de bu gözle bakmakta yarar var, çünkü büyük oyunu ancak kobay gibi gördükleri milyonların birlikte hareketi bozabilir.

 

2-Hastalık yaklaşık 150 ülkeye ulaşarak neredeyse bütün dünyayı kaplayan (pandemik) bir hal aldı. Bu durumda küreselleşmenin getirdiği ulu süstü kuruluşların Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütü başta olmak üzere, ekonomik, çevresel ve hatta siyasal örgütlerin devreye girerek sonuç alıcı etkili tedbirler almak yerine her ulusun içe kapanarak kendi yağı ile kavrulduğu bir manzara ortaya çıktı. Bu da küreselleşmenin çözüm kapasitesinin olumsuzlukları yayma kapasitesi kadar gelişmediğini bir kez daha gözler önüne serdi ve Küreselleşmenin insanlığa mutluluk getirmeyeceği tezlerini bir kez daha ispatladı. Dünyamızın bu yönüyle büyük bir boşlukla karşı karşıya olduğunu ve yeni bir kosmogenia’ya (büyük anlatıya) ihtiyaç olduğunu ortaya koydu.

 

3- İşin en kötü yanı yaratılan bu toplumsal travma. Çünkü panik, korku sarmalını, korku sarmalı toplumsal felce götürür ki bu sonuç sebebin kendisinden daha tehlikeli bir durum. Dünyaya bu gidişle kaos ve belirsizlik hakim olacak. Bu da en çok dünyayı kendilerine göre dizayn etmek isteyenlerin işine gelir. Çünkü kaos ortamında korku egemenin kullandığı kırbaçtır. Kitleleri istedikleri yöne doğru bu kırbaçla sürmeyi isteyen kudret ve servet sahibi kötü niyetli kuruluş ve kişiler bunun için pusuda bekler. Onların oyununa gelmeyelim. Bizi ölümle tehdit edip sıtmaya razı etmek istiyorlar. Ya ölüm ya kölece yaşam. Sağlıktan vazgeçmediğimiz gibi özgürlükten de vazgeçmeyelim. Biri ölümü öbürü esareti getirir. Ya biri ya diğeri değil, ikisini de reddelim; bunun yerine hem sağlıklı hem de özgür yaşamayı istemeliyiz. Bu insan olmanın onurundan kaynaklanan en temel hakkımız.

 

4-Bir virüsle Küreselleşme çuvalladı. Küreselleşmenin temel dayanağı olan mal, hizmet ve insanların açık kapı politikasıyla serbest dolaşmasının sekteye uğraması onu ister istemez büyük bir krize sokacaktır. Dünya zaten bir krize doğru gidiyordu şimdi küresel ekonomik anlayışa uymayan içe kapanma uygulamaları çok sayıda firmayı batıracak, krizi boyutlandıracaktır. Ne ki bulaşmada sosyal adaletçi davranan, zengin fakir ayırmayan virüs, ekonomik krizde zengini daha zengin yaparken fakiri daha da fakirleştirecektir. Kimi ekonomik kurumlar ve servetler el değiştirecektir. Böylece baskıcı ve otoriter rejimlere gün doğacak, kendi iktidarlarını daim etmek için her türlü anti demokratik uygulamayı virüs ile meşrulaştırmaya çalışacaklar.

 

5-Dijital bir çağa geçiyoruz. Toprak fetihleri ve pazar egemenlikleri çağlarından sonra uzayda iletişim devriminin gerçekleşmesi ile birlikte şimdi zihinlerin fethinin yaşandığı bir çağdayız.

Kapitalizm dört nedenle insana ihtiyaç duyuyordu 1)Fabrikalarda üretim için, (artık bu ihtiyaç robotlar tarafından karşılanıyor) 2)Savaşlarda kullanmak için (artık insansız savaş makineleri, güdümlü füzeler vs ile yapılıyor savaşlar) 3-Sosyal yaşamdaki işler için (Artık sürücüsüz arabalar, robot doktorlar, mahkemeler, muhasebeciler vs dönemine geçiliyor) 4) Tüketim için. İşte henüz buna bir çözüm bulunmuş değil. Onların ürettiği malları satın alacak, karlarına kar katacak yeni bir çözüm gerekiyor. Buna da çözüm bulduklarında dünya üzerindeki nüfusun üçte ikisinin gereksiz olduğuna karar verip itlaf etmekten geri durmayacaklar.

 

Dijital bir çağda hızla ilerliyoruz. Makineler insanlaşıyor ve giderek insanlar da makineleşiyor. Artık algoritmaların yöneteceği bir yöne doğru gidiyoruz. Sadece üretim, savaş, iş yaşamı dijitalleşmeyecek eğitimde, sağlıkta, sosyal ilişkilerde hatta aşkta bile bu gelişmeler yaşanacak. Kimilerin ileri sürdüğü gibi bu bir test mi? Olablir, ama henüz bunu demek için erken. Sonuçlar nasılsa gösterecek.

 

6-Sosyal ilişkilere gelince; şu kadarını söyleyeyim, bizi hayvanlardan ayıran en temel yönümüz sosyal bir varlık olmamız. Bunu bizden almalarına izin verdiğimiz gün güdülen sürülere döneriz. Çünkü yeme, içme, beslenme gibi zorunlu ve doğal ihtiyaçlar; cinsellik gibi doğal ama zorunlu olmayan ihtiyaçlar hayvanlarla ortak yönümüzdür. Ne doğal ne de zorunlu olmayan sosyal ve kültürel ilişkilerdir bizi diğer varlıklardan ayıran. O yüzden bizi insan yapan bu yanımız saldırı altında olduğunda onu savunmak için savaşmalıyız.

 

7- Sonuç olarak şununla bitireyim:

İnsan parasını kaybederse bir şeyini kaybeder; sağlığını kaybederse çok şeyini, ama umudunu kaybederse her şeyini kaybetmiş olur. Her koşulda Umudu diri tutmak gerekir.

Yüreği sevgi barış dolu güzel insanlar, umut hiç bitmeyen bir bahar mevsimidir, içinde karda yağar fırtınada kopar ama çiçekler hep açmaya devam eder..

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır