08 Eylül 2024


DEMÄ°RTAÅž SERBEST KALMALI



Abdulbaki ERDOÄžMUÅž

A- A+

BilindiÄŸi üzere Eski HDP Genel BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ, yaklaşık 8 yıldır cezaevinde tutuklu bulunmaktadır. Maruz bırakıldığı haksızlıklar karşısında her duyarlı insanın vicdan azabı çektiÄŸine ve yüreÄŸinin sızladığına inanıyorum.

Benim de vicdanım sızlıyor. Haksızlık karşısında susan insanlardan olmamak için vicdanımın sesini duyurmak istiyorum.

Öncelikle belirtmeliyim ki DemirtaÅŸ için ADALET istemiyorum, çünkü adaletin bu topraklarda katledilmesinin üzerinden uzun yıllar geçti.

HUKUK da istemiyorum, çünkü hukukun kırıntısı dahi uygulanmıyor.

KANUN/YASA uygulanmasını da istemiyorum, çünkü kanunların da iÅŸlerliÄŸi keyfiyete baÄŸlıdır.

MERHAMET de istemiyorum. Ceberut yönetimlerden merhamet dilenmez. Ben de DemirtaÅŸ’a MERHAMET edilmesini talep etmiyorum. Zaten devlet ricalinde merhamet kalmamıştır, ayrıca DemirtaÅŸ da merhamet dileyecek bir insan deÄŸildir, bunların merhametine de ihtiyacı yoktur.

Devletten de merhamet deÄŸil, hukuk ve adalet beklenir, onlardan da ne yazık ki ülkemizde söz edilemez oldu.

Bu durumda tek ÅŸey istiyorum: Artık bu haksızlık ve ZULÜM son bulsun.

--

KuÅŸkusuz haksızlığa isyanım yalnız DemirtaÅŸ için de deÄŸildir. KHK, OHAL ve diÄŸer maÄŸdurların tamamı içindir.

Milletvekili, Belediye BaÅŸkanları ve diÄŸer Kürt siyasetçileri, Osman Kavala, Polis memurları, kursiyer ve askeri öÄŸrenciler, iÅŸ insanları, esnaf ve tüccarlar, Mustafa Ünal, Ali Ünal, Hidayet Karaca gibi gazeteci ve yazarlar ve daha nice ideolojik ve taraflı yargı maÄŸdurları için feryat ediyorum.

Esas olarak ceberut yönetim tarafından maÄŸdur edilen toplumsal kesimlerin tamamı için bir çığlık atmak istedim. Muhataplar çığlığıma yüz çevirseler de okurlarımın vicdanında karşılık bulacağına inanıyorum.

BaÅŸta Selahattin DemirtaÅŸ olmak üzere yüzlerce Kürt siyasetçinin ve KHK maÄŸdurlarının cezaevlerinde tutulmasının haklı bir gerekçesi olmadığı kanaatindeyim.

Yasal ve meÅŸru bir parti olan HDP’yi doÄŸrudan terörle iliÅŸkilendirmenin de demokrasi ve hukuk devleti tanımı içinde kabul etmek doÄŸru deÄŸildir.

Siyaset ve siyasetçiler üzerindeki baskılar, kayım atamaları, dokunulmazlıkların kaldırılması, tutuklamalar, ağır cezalar sadece hukuk ayıbı deÄŸil, bir devlet için utanç tablosudur. Hiçbir iktidarın devlete bu utancı yaÅŸatmaya hakkı yoktur.

Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi (AÄ°HM) kararlarına raÄŸmen Osman Kavala ve Selahattin DemirtaÅŸ gibi sivil toplum liderleri ve siyasetçinin tutuklu kalması, Anayasa ve yasaların keyfi olarak uygulanması, Türkiye’yi uluslararası toplum nezdinde küçük düÅŸürmekte ve itibarsızlaÅŸtırmaktadır.

Bir yurttaÅŸ ve siyaset adamı olarak ülkemizin düÅŸürüldüÄŸü bu duruma sessiz ve tepkisiz kalmayı insanlık onurumla ve yurtseverliÄŸimle baÄŸdaÅŸtıramıyorum.

--

DemirtaÅŸ’ın bazı söylemlerine ve ideolojik radikal siyasetine ben de katılmıyorum ancak görüÅŸleri nedeniyle cezalandırılmasını insanlık vicdanıyla da baÄŸdaÅŸtırmıyorum.

Ceberut yönetimler dışında dünyanın herhangi bir ülkesinde keyfi olarak cezalandırılan benzer bir siyaset insanının olduÄŸunu da sanmıyorum.

Kanaatime göre DemirtaÅŸ’ın cezaevinde tutulmasının nedeni; ne “Seni BaÅŸkan yaptırmayacağız” ne de “BaÅŸkan Apo'nun heykelini dikeceÄŸiz” sözleridir. Muhtemelen cezalandırılma nedeni muhalif olması ve Kürt sorununu barışçı yöntemlerle çözme ve statükoyu demokrasi ile terbiye etme iddiasıdır.

Nihayet sarfettiÄŸi sözleri için daha sonra düzeltme ihtiyacı duymuÅŸtur: “Benim o cümleyi sarf ettiÄŸim dönemin siyasi atmosferi unutuluyor, unutturuluyor. Aslında ben öyle heykel meraklısı biri deÄŸilimdir. Heykelini dikmeyi, mecazi anlamda kullanmıştım. Hatta aynı gün, yani o sözleri söylediÄŸim gün, heykel meraklısı olmadığımı söylemiÅŸtim de. (Halk TV 2016, Ä°pek Özbey, Barış Pehlivan, Fikret Bila ve Salim Åžen programı)

Hangi gerekçe ile ifade edilirse edilsin, devlet onayıyla Çözüm sürecinde bir lider ve barış elçisi olarak rol alan bir siyaset adamını cezalandırmak hukuk ve ahlak anlayışıyla baÄŸdaÅŸmaz.

Çözüm sürecinde Ä°mralı ve Kandil görüÅŸmeleri kimin izni ve onayıyla yapılmıştır?

Habur Sınır Kapısında mahkemeler kurulmadı mı?

PKK militanları, gerilla kıyafetiyle “barış grubu” olarak yüz binlerin gösteri ve coÅŸkusuyla Diyarbakır’a getirilmedi mi?

Bu projenin mimarı mevcut iktidar değil miydi? Nerede proje sorumluları ve uygulayıcıları?

Çözüm sürecinde HEP ve Selahattin DemirtaÅŸ’ın aldığı rol elbette tartışılır. Bu süreçte ben de hem iktidara hem de HDP’ye yönelik eleÅŸtirilerimi belirtmekten çekinmedim.

Bugün de tekrar etmekte yarar görüyorum:

Silah, ÅŸiddet ve terör özgürlük araçları deÄŸildir. Hak ve özgürlüklerin pazarlığı olmaz. Pazarlığın, silahlı mücadelenin nasıl sonuçlandırılabileceÄŸi ile ilgili olması gerektiÄŸini defalarca belirttim. Bunun da tarafları ve muhatapları bellidir; Siyasi iktidarın onayıyla Ä°stihbarat birimleri ile PKK ve Abdullah Öcalan’dır.

PKK ile yapılan pazarlığa Kürt halkının HAK talepleri dahil edilmemeliydi. Silahlı mücadeleden vazgeçilmesinin koÅŸulları konuÅŸulmalıydı.

Kanaatime göre PKK ile hak ve özgürlüklerin pazarlık konusu yapılması, sorunu daha karmaşık hale getirmek ve çözümsüz kılmak içindi. Sonuç itibariyle de böyle olmadı mı?

Belirtmek isterim ki HEP’in derin uzantılarının pazarlık masasında olmalarını yadırgamıyorum ancak Selahattin DemirtaÅŸ’ın bu tiyatroda rol almasını doÄŸru bulmadığımı geçmiÅŸte de yazdım, bugün de yinelemek isterim.

Kürtler açısından çözüm; silahlara ve radikal ideolojilere veda etmektir. En azından fikri ve fiili olarak bir mesafe koymaktır. Kürtler bunu baÅŸarmadıkça hak-eÅŸitlik ve özgürlük taleplerine karşılık bulamazlar.

Selahattin DemirtaÅŸ’ın katkısı, radikalizmden uzak durarak ancak önemli hale gelebilirdi, bunu da yapamadı/yapmadı veya kendisine imkân tanınmadı.

Ancak bunun için cezalandırılması gereken asla Selahattin DemirtaÅŸ deÄŸildir. Biliyoruz ki Sayın DemirtaÅŸ barış ve çözümden yanaydı ve bunun için de cezalandırıldı.

--

Selahattin DemirtaÅŸ, bugün de önemli bir siyasi ÅŸahsiyet olarak özel ve etkin konumunu sürdürmektedir. Genç, cevval, cesur, maharetli, bilgili, entelektüel, zeki, özgüvenli, dürüst ve güven duyulan bir siyasetçi olarak toplumsal karşılık bulduÄŸunu görmezden gelemeyiz. Sadece Kürt siyaseti için deÄŸil, Türkiye siyaseti için de önemli ve ihtiyaç duyulan bir aktör olduÄŸunu bilmeliyiz.

DemirtaÅŸ sadece DEM Parti geleneÄŸine baÄŸlı Kürtler için deÄŸil, duyarlı kesimlerin tamamı nezdinde maÄŸdur ve masum kabul edilmektedir. Bir siyaset insanını yıldırmak için sadece siyasi görüÅŸleri nedeniyle 42 yıl ceza verilmesini hangi vicdan sahibi kabul edebilir?

DemirtaÅŸ da bu gerçeÄŸin farkında olduÄŸu için ÅŸöyle mesaj vermiÅŸtir:

“Bazen duyuyorum, 42 yıl ceza aldım diye üzülenler olmuÅŸ, halkımız bilsin ki biz çok moralli ve güçlüyüz, her gün yeni acılar yaÅŸansa ve ağır bedeller ödense de inançlarını asla kaybetmesinler. Biz çok kararlı ve dirençliyiz. Mutlaka kazanacağız.”

Bu inançta bir insanı yıldırmak mümkün mü?

Bir ZAZA delikanlısından statükoya boyun eÄŸmesini isteme gafletine düÅŸenler, telafisi olmayan bir girdaba düÅŸtüklerini 8 yıl sonra da olsa elbette fark etmiÅŸlerdir. Zulümde ısrarın bir yararı olmayacaktır.

Kürtler de bugün olmasa da elbette haklarıyla var olacakları bir siyaset ve hukuk zeminine kavuÅŸacaklardır.

Bu nedenle ZULÜM ve cezalandırma süreci artık SON bulmalı ve Sslahattin DEMÄ°RTAÅž serbest kalmalıdır.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır