27 Nisan 2024


Kılıfına Uydurmak!



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Ne güzel bir kılıf bu giren içine aslında şeytan,

‘’Bu şeytanlık’’ diyeni şeytanlaştıran bir alan!

--

Halk arasında çok yaygın olarak kullanılan bir deyimdir kılıfına uydurmak…!

Daha çok hakikati gizlemek, gerçeği saptırmak, aldatmak, yanıltmak anlamlarında kullanılmaktadır. Dini, hukuki, siyasi, ticari her alanda baş vurulan bir düzenbazlık ve dinbazlık yöntemidir. Bizim gibi toplumlarda çok yaygın bir yöntem olarak kullanıldığı için, kılıfına uyduranlar da” becerikli”,  “başarılı”, “uyanık”, “zeki” kabul edilirler.

“Hile-i şer’iyye” olarak da tanımlanan bu yöntem, dini alanda adeta kurumsallaşmıştır. “Allah’ı aldatmak” olarak da tanımlanan ve en çok faiz uygulamalarında başvurulan bu yöntemin, coğrafyamızın tamamında, özellikle de Müslümanların tüm hayatına hâkim olduğu bilinmektedir.

Kamusal ve siyasal alanda ise “kılıfına uydurma” yöntemi bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Yasalar, seçim sistemi, siyasal partiler, siyasal örgütlenme, siyasal faaliyetler, siyasi propagandalar gibi etkinliklerin tamamında öncelikle gerçeği, hakikati, asıl amacı örten bir “KILIF”” söz konusudur.

Siyasal alanda bu kılıf bazen milliyetçilik, bazen ulusçuluk, bazen de din olabilir. Bazen de hepsinden bir sentez olarak da uygulanmaktadır. Ancak hepsinde aldatılan toplumdur, insandır.

Vatan-millet-bayrak-cami-ezan hamasetinin tamamı özünde bir kılıftır ve toplumu aldatmanın araçlarıdır.

Siyasetçiler kadar din adamları, iş adamları, devlet adamları, bürokratlar, ideolojik ve politik gruplar, yazarlar, entelektüeller, akademisyenler, köylüler, kasabalılar, şehirliler, asker-sivil, işçi-memur, öğrenci-öğretmen, özetle her sınıftan insanlar aynı kılıfı kullanabilmektedirler.

Trajikomik olan; her kesimin aynı kılıfı birbirine karşı da kullanmasıdır. Bu bağlamda coğrafyamızdaki toplumsal yozlaşmanın, çürümenin nedenlerinin başında inançlarımızın, siyaset ve yönetim sistemlerimizin “kılıfına uydurmak” tan kaynaklandığını düşünüyorum.

Din’i, kılıfa uyduran bir toplumun siyaseti, ticareti, sosyal ilişkileri dürüst, doğru, gerçekçi bir zemine oturması mümkün olmaz. Onlar için kılıfa uydurmak meşru olunca, her yol da mubah olur.

Artık yalan, yolsuzluk, yağma, yıkım, silah ve uyuşturucu ticareti gibi faaliyetlerin tamamı için bir kılıf bulmak mümkün hale gelir. Bugün siyasetçilerin ve iktidarların çok kolay kılıf bulmalarının nedeni de budur.

Ülkemizde derinleşen ekonomik ve siyasal krizlerin bir kılıfı yok mudur?

Yoksulluğun, işsizliğin, cehaletin bir kılıfı yok mudur?

Ayırımcılığı, ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya ve ırkçılığa dahi kılıf uydurmuyorlar mı?

Toplumun bir kesimini hain, bir kesimini bölücü, bir kesimini kafir, bir kesimini düşman ilan etmek için bir kılıf uydurmuyorlar mı?

On binlerce insanın işinden olması, tutuklanması, özgürlükten yoksun bırakılması için az mı kılıf uydurulmaktadır?

Suriye, Libya, Irak topraklarında askeri güç bulundurmanın, hatta silahlı unsurları kullanmanın bir kılıfı yok mudur?

Covid 19 gibi insanlık için bir felaket kabul edilen böylesine önemli bir olayda, aşı temin edilememesine dahi kılıf uydurulmadı mı?

Sonuç olarak her konuda kılıf uydurmanın marifet sayıldığı bir toplumda hakikate, gerçeklere ulaşmak da mümkün değildir.

Bu nedenle yüzleşmemiz gereken öncelikli sorunlarımızdan birisinin “kılıfına uydurmak” anlayışının olduğuna inanıyorum. Kılıf olarak kullanılan argümanların başında da din, vatan, bayrak, millet gelmektedir.

Aldanmak istemiyorsak, öncelikle bu argümanların birer “kılıf” olarak kullanıldığını kabullenmek zorundayız.

----

Kimin ağzındaysa vatan, bayrak, din, ezan sakız gibi cak cak,

Kılıftır kendi için, ne kadar pisliği varsa örtmeye!

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır