26 Nisan 2024


ENKAZ



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Enkazı altında kaldık,

Bir zamanlar kurduğumuz hayallerin…

 

                         Üniversite zamanlarımız, hani gençliğin verdiği o cahil cesareti ve yersiz egosunun tavan olduğu zamanlar. Kişinin, kendi çevresinden başkasını görmediği, hiçbir eleştiriyi/öğüdü duymadığı, kimseleri dinlemediği, her şeyi bildiğini sandığı, fazla bilginin gereksiz olduğunu düşündüğü, etrafında hiç azalmayacağına inandığı ve güven duyduğu, güven veren arkadaş kalabalıklarının olduğu ve dünyayı ayağının altından kaydıran baş döndürücü güzel sevgililer… !                                  

                        Diğer taraftan, farkında olmadan gereksiz alanlarda harcadığımız gençliğimizin en güzel yılları, enerjimiz yavaş yavaş kaybolurken sorgulamaya, düşünmeye, öğrenmeye gereği kadar vakit ayırmadan tükettiğimiz en verimli ömrü nasıl da heder etmişiz!

              Hala uyandım mı bilmiyorum? Ancak çok azımız renkli rüyalardan uyanıp gereksiz arkadaş kalabalıklarından uzaklaşarak dost olanlarla yola devam etmeyi başarabilmiştir. Yine çok azımız, gerçeklerle ve yanlışlarla yüzleşmeyi başarabilmiş, sorumlu birey olarak yaşamanın gereklerini kitaplardan okumanın, bilge insanlardan öğrenmenin bir ihtiyaç olduğunu kabullenebilmişiz.!

            Aslında insanoğlu hep öğrenmeye ve gelişmeye açık bir varlık olarak yaratılmış, bu nedenle de bilgi deposunu doldurdukça boş kısmının daha fazla olduğunu anlayacaktır. Asıl okumanın; kâinatı/rabbi/dünyayı/insanın kendisini okumak olduğunu ve anlamlı yaşamın, hayatın sonuna kadar öğrenme üzerine kurulu olduğunun bilincinde olmaktır. 

       Bugün ülkemizi yönetenleri de bizim kendimize yettiğimize inandığımız gençlik dönemimize benzetiyorum.... Kendi kendilerine yetebildiklerini sanan, bilimden/eğitimden/gelecek tasarımından/yönetme kabiliyetinden yoksun, etrafındaki boş kalabalıkla avunan, sadece günü kurtaran bir hal içinde! Öğrenme eksikliğini tamamlayamayan, hatalardan ders çıkarmayan, çağı/dünü/bugünü ve geleceği okuyamayan ve her şeyi bildiğini sanıp hiçbir şey bilmeyen cahil gençlik gibi…!

      Siyasi iklimin tek partili iktidarla yeni bir rüzgâr yakaladığı, demokratikleşme, ekonomik istikrar ve refahın umut verici olmaya başladığı bir dönemde Üniversite öğrencisiydim. O zamanlar başladık hayaller kurmaya. Özgür bir ülke, adaletin, hukukun, eşitliğin artık gerçekleşeceği bir ülke hayal ediyorduk. Şiddet ve çatışmaların son bulacağını, Kürt sorunun artık demokrasi ve barış yöntemiyle çözüleceğini, sivil ve hukukun üstünlüğünü esas alan yeni bir anayasa yapılacağını ve Türkiye’nin AB’nin onurlu ve itibarlı bir üyesi olacağını düşünüp heyecan duyuyorduk. Avrupa ülkelerine vizesiz seyahatler, yeni iş imkanları, akademik kariyer fırsatları, en önemlisi de huzurlu, hukuk güvenceli, özgür ve demokratik bir ülkenin/Türkiye’nin onurlu, eşit vatandaşı olacaktık..!

Gel zaman git zaman! Kalmadı geçmişten ne gençlik ne yanınızdan hiç kopmayan kalabalık arkadaş grubu, ne birlikte el eleyken dünyayı ayağınız altıdan kaydıran o sevgililerle kurulan hayaller, ne de o muhteşem ütopya ülkemiz adına!

Her şey tersyüz oldu. Geleceğe dair yapılan planlar, kurulan hayaller boşa çıktı. Özgürlükler ülkesi olmayı düşlerken farklı düşünmenin dahi yasaklanıp fikirlerin dillendirilmesine prangalar vuruldu.! Hapishaneler masum insanlarla doldu, faşizm tepe noktaya taşındı, yolsuzluk milletin gözüne sokarak yapılır oldu, din referanslı ahlaksızlık, yolsuzluk, adaletsizlik yapanların itibar kazandığı bir ülke oldu! Kurumlar işin ehli olmayanlarla dolduruldu, iş bilmeyenler, işini bilenler olarak makam, mevki sahibi oldular. Özetle, hayallerini kurduğumuz güzel ülke, hayal kırıklıkları içinde kaybolup gitmişti.. Biz de kurduğumuz hayallerin enkazı altında kaldık! 

Umutlarımız giderek tükeniyor…!Enkaz altında can çekişirken, kulaklarımız salavat ve tekbir sesleriyle çınlamıştı. Heyecanla kurtarılmayı beklerken, meğer gelenler enkaz altında kıymetli eşya arayan hazine avcılarıymış…! Müteahhitler gelmeden enkaz altından kurtulacak mıyız, yoksa hafriyat arasında kaybolup gidecek miyiz, bilmiyorum?

Enkaz altından gençlere seslenmek istiyorum; bu yaşlarda süslü hayallerinizin gerçekleşmesini istiyorsanız, öncelikle geçmişten ve sizden öncekilerden ders çıkarın. Bütün vatandaşlarına eşit, adil davranmayan bir ülkede, hukuk, demokrasi, nitelikli eğitim imkanlarıyla herkese gelecek vadetmeyen bir ülkede kuracağınız hayaller sadece sizlere bir kayıp olarak dönecektir..! Güzel ve gerçekleşebilir hayaller ancak temiz, ehil ve erdemli siyasetçilerin yönetiminde olacak bir ülkede mümkündür..!

 

Sarhoşluğu geçince gençliğimin aşktan,

Geçmişe dönememenin imkânsızlığı ne güzel!

 

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır