05 Şubat 2025


Deri Değiştirmek: Türkiye Gezi Notları (5) | Niğde



Faik ÖCAL

A- A+

Yâd Edilmek

Hep başka zamanlara yolculuk yapmak isteğiyle kendimi taşıyorum bugünden yarına, gündüzden geceye. Sonra kendime soruyorum: Ne zaman hitama erir bu yolculuk ruhumda? Ne zaman sükunete erer gitmeler kalbimde? Ne zaman bir olur bütün bu ayrılıklar ahir ömrümde?

Bu soruların cevapları akıl ülkemde değil, zaten bu soruların cevabının akıl ülkesinde olmadığını anladığım için yollara düşmedim mi? Hep ötelerdeydi aradığım, ruh ve kalp ülkesi. Ruhumla ve kalbimle bu soruların cevabını arıyordum.

Bir gün gelecek, hitama erecek bütün bu yolculuklar ruhumda. Bu satılar ruhum öte yakasında beni bekleyenler tarafından okunduğunda.

Bir gün gelecek, mutlak bir sessizliğe bürünecek bütün bu gitmeler kalbimde. Bu satır aralarında yitirdiğim hayallerim, benim gibi kalbi yaralı olanlar tarafından bulunduğunda.

Bir gün gelecek, bir olacak bütün bu ayrılıklar ahir ömrümde. Yâd edilmeyen hatıralarım, hiç yâd edilmeyenler, hep yâd edilmekten kaçınanlar tarafından yâd edildiğinde.

***

Söz Yolculuğu

Her yolculuk bir söz için yapılır, her yolculuktan bir söz kalır geriye, her yolculuğun söylemek istediği bir söz vardır. Her yolcu bu söz için düşer yollara, belki bir ömür boyu gidilir, belki ilk adımda düşülür; asıl olan, o söz için yola çıkmaktır. O söz, hiçlikten gelip sonsuzluğa giden bir nehirde durulmaz, hakikatinden daha öte, daha farklı, daha başka bir şeydir. Durulmaz, o halde hep gidilir. Nereye? Hiçbir yere ya da her yere. İkisinin arasında kurulmuş geçitlere. Hiçbir yere ait olmayan, her yere gidebilir; her yere giden hiçbir yere ait değildir. Hiçliğin sırrı, sonsuzluğun kalbinde atar ve elbette her sonsuzlukta hiçliğe açılan bir kapı vardır. O halde? Balık suda kalmaz hep, bir gün gelir su kurur, balık ölmese bile, kendini dışarıda bulur, üzerindeki su örtüsü kalktığı, altındaki nehir yatağı kaybolduğu için.

Bir ömür boyu uzaklara gidebilirim, ötelere seyahat edebilirim, hiç geri dönmeyebilirim. Gitmek, bir başına kalmak, aynen kabirdeki gibi, hiç kimseler yok, yaptıklarınla ve yapamadıklarınla, söylediklerinle ve söylemediklerinle baş başa.

Yolda olmak, bir başına kabirde kıyametin kopmasını beklemek gibi. Bu yüzden bütün ömrümü yolculuklara adıyorum, ömrümden geriye kalan yalnızca bir gülse, tek bir ansa, son bir adımsa, yollarda olsun, derim.

Ötelere seyahat eden, burada ve şimdi olanı geride bırakır. Ruhum bir rüya görmüş, aklımdan kalbime yanar-döner bir köprü kurmuş. Üzerine bütün bir ömrüm serilmiş, anbean, şerit şerit. Gelen her yolcu ömrümden bir an, bir parça şerit alıp gidiyormuş. Her yolcu kendisine ayna olan, kendisine benzeyen anı ve şeridi alıyormuş. Bütün bu yolculara bakıyorum, gittikleri yollara. Onlardan geriye hiçbir şey göremiyorum. Belirsizliğe karışıp gidiyorlar.

Ruhum diyor ki: “Hiçbir yolculuk tesadüf değildir ve her yolcu belli bir gaye için yola çıkar ve her bir anını ve şeridini alan yolcu, sana bir mesaj vermek ister?”

“Nasıl bir mesaj?”

“Kalpten başlayıp aklı bitirmeli bütün bu yolculuklar.”

“O zaman?”

“Giden yolcuların belirsizlikleri içinden çıkıp gelmesini beklemelisin, denizin dibinde, hiç ait olmadığın yerde.”

***

Giden ve Kalan

Giden, her daim kendini kendine gösterir, ispat-ı vücut. Giden, bütün bir hayatını parmak uçlarında toplayıp yola çıkmıştır. Giden, bütün bir hayallerini gözbebeklerinde tutup yola çıkıyordur.

Kalan, geride kalan, kendini kendinden saklayan, inkar-ı vücut. Kalan, savrulup yok olmaya mahkumdur. Kalan, ruhunu kaybeden bir hayatta külfetli ve ağır bir görüntüdür.

Giden ya da kalan olmak, çoğu zaman insanın elinde değildir. Kime neye göre giden ya da kalan. Ya bedeniyle giden, ruhunu ve bütün bir geçmişini, anılarını geçmişte bırakmışsa ya bedeniyle kalan ruhunun ve bütün bir geçmişinin, anılarının bekçiliğine soyunmuşsa.

Hep başka bir hayatın düşünü kuranlar, hayatını yolda olmak üzerine kuranlar, kalbini sonsuzluğa bağlayanlar, gidenlerdendir. Bu dünyadan başka bir dünyayı hayal etmeyenler, hayatını sabit taşlara, toplumsal yasalara bağlayanlar, aklını bu soğuk dünyanın sınırlarına dayayanlar, kalanlardandır.

***

Deri Değiştirmek

Her menzilde bir deri bırakıp yola devam etmeli. Geride bırakılan derilerin sayısı artıkça, yol başka bir mana kazanır, yolcu yola hak üzere bir istikamet verir, yolculuk, mesrur ve mübarek bir gece yürüyüşüne dönüşür.

Her deri yeni bir menzil, yeni bir başlangıç, yeni bir yolculuk demek. Deri değiştirmekten geri kalanlar, atılması gereken bir derinin içinde çürüyüp giderler, yolun bir yerinde. Sık sık deri değiştirenler, kendi Yol Kitabı’nı yazarlar. Her yolcunun okuyacağı, saygı duyacağı, sevgiyle selamlayacağı Yol Kitabı.

Deri değiştirmeyenlerinse ne bir yolu ne bir kitabı ne de söylemek istediği bir sözü vardır. Bunlar geldikleri gibi gitmiştir, belirsiz bir yol, silik bir kitap, sönük bir söz.

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır