30 Nisan 2024


Ekonomik Kriz ve Toplum



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Karnı doymayan toplumların aç kalmaz ki sadece bedeni,

Ne ilim ne bilim ne de barış uğrar diyarlarına!

 

----

Ulusal para biriminin çeşitli nedenlerle (anti demokratik yönetim, hukuksuzluk, adaletsizlik, yönetime güvensizlik, becerisizlik, uluslararası arenada değersizleşme vb.) değer kaybetmesine bağlı olarak hizmet, mal, üretim gibi faktörlerin fiyatlarında aşırı dalgalanmalar yaşanması, istikrarlı/dengeli piyasaların istikrarsızlaşması/dengesizleşmesiyle ekonomide geleceğe dönük belirsizliğin ortaya çıkması sürecini ekonomik kriz olarak adlandırabiliriz.

Bu krizler nedeniyle ülke ekonomileri ve beraberinde toplumlar ağır bedeller öder. İnsanlar tasarruflarını, işlerini, evlerini, arabalarını, gelecek hayallerini vb. birçok şeyi kaybeder. Yoksulluk sınırında yaşayan insan sayısı artarken orta sınıf çöker. Ülkeyi huzursuzluk, karamsarlık ve kaos teslim alır. Böylece toplumda buhran yaşanır.

Krizler karşısında yönetimler/iktidarlar, genellikle politik kaygılar ve iktidarı kaybetmek korkusuyla radikal tedbirler almaktan kaçınırlar. Bu durum, sorunu daha da derinleştirdiği gibi toplumsal kesimlerin yaşamını da derinden etkilemektedir.

Kamu imkanlarını kullananlar dışında memur, emekli, öğrenci, işçi, işveren, çiftçi, üretici, sanayici, köylü, kentli gibi bütün kesimler yoksullaşmaya başlar. Önlenememesi durumunda toplum; yiyecek, giyecek ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamayacak duruma düşer.

Bunun yarattığı psikolojik durumu Maslow teorisi ile açıklamanın mümkün olduğunu düşünüyorum.

Amerikalı akademisyen ve psikolog Abraham Maslow tarafından kaleme alınmış ve adını da isminden alan bu teoriye göre ihtiyaçlar hiyerarşisi beş seviyeden oluşmaktadır. Bu seviyeler;

-Birinci seviyede fizyolojik ihtiyaçlar (besin, yemek, su, barınmak)

-İkinci seviyede güvenlik ihtiyacı (beden, iş, kaynak, ahlak, aile, sağlık ve mülkiyet güvenliği)

-Üçüncü seviyede ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel mahremiyet)

-Dördüncü seviyede saygınlık gereksinimi (özsaygı, özgüven, başarı, başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak)

-Beşinci seviyede ise, kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız ve hakikatleri kabul eder olmak)

Maslow’a göre kişinin en alt seviyedeki ihtiyaçları belli bir düzeyde karşılandığında bir üst seviye öncelikli hale gelir. Bir sonraki seviyeye geçebilmek için bir önceki seviyenin karşılanması bir gereksinimdir.

 

Bu bağlamda ekonomik krizler sonucunda en alt seviyede yer alan fizyolojik ihtiyaçlarını bile karşılayamayan toplumlarda adalet, özgürlük, barış, sorgulama, erdem, ahlak, üretim, liyakat, başkalarına (farklı din, mezhep, ırk, dil, yaşam tarzı vb.) saygı, teknolojik gelişme, eşitlik, hukuk vb. temel unsurların varlığı artık söz konusu olamaz.

Bu yüzdendir ki anti demokratik yönetimler/iktidarlar da ekonomik krizi toplumlara karşı bir silah olarak kullanmaktan kaçınmazlar. Toplumsal kesimler yoksullaştıkça itaat etme alışkanlıkları daha da artar.

Bunu fırsat bilen iktidarlar, ekonomik krizlerle toplumu şekillendirmeyi ihmal etmezler.

--

Sistemli ve planlı bir kötülük işlenmekte ilmik ilmik,

Aklın terk-i diyar etmediği bir düşmanlıktır bu!

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır