Suriye’de kirli savaşın ve çok yönlü terörün yeniden alevlendiği bir ortamda Türkiye’de de Kürt düşmanlığı zirve yapmaya başladı. Sağcısı-Solcusu, İslamcısı-muhafazakarı, demokratı-liberali neredeyse her kesim Kürtlerin topraklarını ve kazanımlarını kaybetmelerini bekliyor.
İsrail azgınlığı, soykırım ve yayılmacılığı yerine Bölge devletlerini Kürtlerle ilgili gelişmeler kaygılandırmaya başladı. ABD ve İsrail desteğinde Irak ve Suriye’nin kuzeyinde “Bağımsız Kürdistan” devletinin kurulacağı yönündeki iddialar, Irak ve Suriye’den daha çok Türkiye’de büyük tepkilere yol açmaktadır.
Bir devlet henüz söz konusu olmadan “2.İsrail” benzetmesi yapılması veya “teröristan” olarak tanımlanması, Kürtlere yönelik düşmanlığın boyutlarını göstermektedir. Halbuki Kürtlerin Irak ve Suriye’de elde ettikleri kazanımların nedeni de destekçisi de İsrail değildir.
Irak Kürdistanı, bugünkü statüsünü büyük ölçüde ABD’ye borçludur. Bağımsız bir devlet olması da ancak ABD ve Avrupa devletlerinin desteği ile mümkün olacaktır. Suriye’de de benzer bir durum var. Yaklaşık 100 bin eğitilmiş, yeni nesil silahlarla ve yüksek teknoloji ile donatılmış YPG güçleri, ABD himayesinde ve desteğinde işgalcilere karşı savaşmaktadır. Irak ve Suriye Kürtlerinin birleşmesi durumunda ABD desteği ile “Bağımsız Kürdistan” devletinin kurulacağı da kuvvetle muhtemeldir.
Biliyoruz ki Türkiye siyasi iktidarının Suriye bataklığına saplanmasının bir nedeni yeniden fetih ise ikinci nedeni de Kürt siyasi partileri ve grupların birleşmesini ve ortak hareket etmesini önleyerek “Bağımsız Kürdistan” oluşumunu engellemektir.
HAŞTİ ve Suriye Milli Ordusu gibi uluslararası meşruiyeti olmayan Suriye yabancısı güçleri destekleyerek Suriye’yi fethetmek mümkün olmadığına göre CB Erdoğan ve müttefiklerinin asıl amacının Kürtlerin meşru kazanımlarını yok etmek olduğu açıktır.
--
Irak ve Suriye’nin, Kürtlerin yeni kazanımlarından endişe duymasını anlıyorum. Çünkü harita üzerinde cetvelle çizilen ve paylaşılan Kürdistan topraklarını kaybedecekleri kesin. Türkiye için aynı endişeyi taşımak yersiz ve gerçeklerle örtüşmesi söz konusu dahi değildir. Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin ortak vatanıdır. Kürtler, kendi vatanlarını neden bölmek istesinler?
Türkiye’nin toprak bütünlüğü için tehdit oluşturmayan bu gelişmelerden siyasal iktidarın rahatsızlık duymasının asıl nedeni “bölünme” korkusu değil, Kürtlerin statü olarak varlığına ve kazanımlarına duyulan tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyim.
Bu amacına ulaşmak için vekalet savaşlarını desteklemekle yetinmiyor, Abdullah Öcalan ve DEM Parti üzerinden YPG ile de uzlaşmak istiyor. Çünkü PKK ile iç içe olan YPG’nin bağımsız bir devlet talebi yoktur. Esas olarak KDP ve bileşenleri dışında YNK-PKK-PEJAK-YPG gibi parti ve örgütler için ideolojileri, “Bağımsız Kürdistan” idealinden daha önemli ve yücedir.
Bu nedenle Türkiye, Irak Kürdistan yönetimi yerine PKK ile iş birliği yaparak hem ABD ile ters düşmemek hem de muhtemel bağımsız bir Kürdistan’ı önlemek istiyor. Kanaatime göre Yeni Çözüm Sürecinin amaçlarından birisi de budur ve Öcalan bunun için devreye sokulmak istenmektedir.
--
İddiaların aksine Türkiye’nin Bölge Kürtlerine hamilik yapmak gibi bir projesi de yoktur. Bu yöndeki iddiaların, Kürtleri boş hayallerin peşinden koşturmak ve AK Parti etrafında tutmak için ileri sürüldüğünü düşünüyorum.
Kaldı ki “hamilik” iddiası doğru da olsa bu yöndeki çabaları boşunadır, bu tren çoktan kaçırılmıştır. ABD’nin merhum Turgut Özal ile gerçekleştirmek istediği Kürtlerle “ortak federasyon” ve AB üyeliği projesi; ırkçı ve statükocu kesimler tarafından engellendiğinde Türkiye, hamilik rolünü de kaybetmişti.
2002 yılında yeniden tanınan önemli bir şansı ve fırsatı da Neo Osmanlıcı AK Parti’nin Ortadoğu’ya duyduğu şehveti ve hayallerinin kurbanı edildi. Bugün artık Kürtlerin “HAMİ” olarak ABD’yi seçtikleri aşikardır.
Oysa Türkiye için en güvenilir müttefik, tarihte olduğu gibi yine Kürtler olabilir. Bunun için de hamilik değil, dostluk gerekiyor. Bu da ancak Türkiye’de hürriyet, eşitlik ve hukukun üstünlüğü temelinde bir siyasal sistem, Suriye ve Irak coğrafyasında da kurulacak “Bağımsız Kürdistan” ile mümkün olabileceğini düşünüyorum. Bölge barışı da bu temelde sağlanabilir.
Misafir