28 Mart 2024


Amerika’nın Ukrayna için yeni barış planı



Haluk ÖZDALGA

A- A+

Son haftalarda Amerika’nın Ukrayna siyaseti köklü şekilde değişti, yeni bir pozisyona geldi. Bu kritik değişikliği Biden yönetiminden veya yönetime yakın kaynaklara dayanarak görelim.  

Nüfusu Türkiye’nin yarısından az Ukrayna’da bir yılda en az 100 bin, muhtemelen 150 bine yakın insan öldü. 14 milyon insan evini terk etti, başka kentlere ve ülkelere sığındı. Ülke kıyamet yerine döndü.

Savaş harcamaları bir yana, Ukrayna cari giderlerini dahi karşılayamıyor. Hükümetin, sadece olağan hizmetler için aylık 5-6 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı var.

Ordunun mevcut silah ve askeri malzemesi tükendi. Toptan tüfeğe, istihbarattan kurmay desteğine hemen her türlü ihtiyacı çok büyük ölçüde Washington karşılıyor.

Amerika’nın desteği olmadan savaşı sürdürmesi olanaksız.

Savaş sonrasında ilk yazılarımızdan biri “Acil hedef: Ukrayna’da barış – hemen” başlığını taşıyordu. Barış için Rusya 24 Şubat öncesi sınırlara çekilsin, buna karşılık Ukrayna NATO üyesi olmasın, ağır saldırı silahları konuşlandırmasın önerileri yapmıştık (7 Mart 2022).

Rusya ve Ukrayna yaklaşık o çerçevede Mart 2022’de anlaştı, Putin ve Zelenski’nin buluşarak barış anlaşmasını imzalayacağı açıklandı. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinde anlaşma taslağı yayınlandı.

Ama Washington desteklemedi ve araya girerek anlaşmayı engelledi.

Washington’un barışı nasıl bloke ettiğini İsrail’in o günkü Başbakanı Naftali Bennett kısa süre önce ayrıntılı anlattı.

Amerikan olmadan Ukrayna ne savaş ne barış yapabiliyor. Allah hiçbir ülkeyi o duruma düşürmesin!

Washington’un sözcüleri tam o nedenle, ‘barışa Ukrayna karar verecek’ vurgusunu sürekli tekrarlıyor.

Amerikalı yetkililerin yakın zamana kadar sık dile getirdiği görüşe göre savaş Ukrayna’nın zaferine dek sürecek, Amerika ne gerekirse yapacaktı (whatever it takes). Savaş yıllarca devam edecekti.

ABD Başkanı Joe Biden “çelik gibi olmalıyız, çünkü bu savaş aylar içinde kazanılmayacak” diye ilan etmişti.

Peki, zaferin tanımı neydi?

Ağırlıklı görüşe göre, zafer için Kırım ve Donbas bölgesi dahil Rusya 2014’den sonra aldığı tüm topraklardan çıkmalıydı.

Biden dahil pek çok kimse ilaveten Moskova’da rejim değişikliği istiyordu; Putin iktidarda kaldığı sürece barışın gelemezdi (Biden: “Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalmamalıdır”).

Yine Biden dahil pek çok Batılı yetkiliye göre ‘eşi görülmemiş yaptırımlarla’ Rus ekonomisi çökecek, savaşa devam edemeyecekti. Rusya ‘stratejik yenilgiye’ uğratılacaktı; hatta daha ileri gidenler Rusya’nın parçalanmasını talep ediyordu.

Azınlıkta kalan ikinci görüşe göre, 24 Şubat sınırları temelinde barış çözümü aranmalıydı. Pek çok çevreye göre o görüşü savunanlar, en hafif deyişle, Moskova’ya gereksiz ödün veriyordu.

*     *     *

Değişikliğin ilk önemli işareti İngiltere Başbakanlığını bıraktıktan üç ay sonra aralık başında Boris Johnson’dan geldi. Savaş 2024 veya 2025 değil, 2023’te bitmeli ve barışın temeli Rusya’nın 24 Şubat sınırlarına çekilmesi olmalıydı.

Daha sonra Amerika’dan akacak mesajlardan, eski başbakanın görüşlerini Washington’a danışarak dile getirdiği anlaşıldı.

Ocak başında Pentagon’un (Savunma Bakanlığı), Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komisyonu üyelerine gizli brifing sunduğu ve Ukrayna’nın yakın gelecekte Kırım’ı almasının beklenmediği haberi çıktı. Ardından, Komisyon Başkanı Mike Rogers, yaz aylarında Ukrayna ve Rusya’yı barış müzakereleri için masaya oturtmak istediklerini açıkladı.

Kısa süre sonra ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Zelenski’yi kızdıran bir demeç verdi: “Ukrayna’nın Kırım’ı alması çok çok zor”.

Ancak Biden yönetimini bağlayan  net açıklama Dışişleri Bakanı Antony Blinken’den geldi: ABD’nin amacı Rusya’yı 24 Şubat öncesi sınırların dışına çıkartmaktır.

O arada Washington hükümetleriyle sıcak ilişkilere sahip RAND Corporation yayınladığı kapsamlı raporda, savaşın uzamasının ABD çıkarlarına ters düştüğü sonucuna vardı. Rapora göre Ukrayna’nın Kırım’ı alması “neredeyse hiç olamayacak” durum idi.

Ocak içinde Washington’dan çok sayıda kıdemli hükümet görevlisi Kiev’i ziyaret etti. Medya haberlerine göre, CIA Başkanı Burns ve diğer yetkililer, ABD’nin iç siyasi koşulları nedeniyle temmuz ayından sonra yüksek düzeydeki yardımın devam edemeyeceğini Kiev’e iletti.

Mesajın daha ayrıntılı içeriğini birkaç gün önce öğrendik: Amerika’dan akan askeri yardım yaz aylarından itibaren azalabilir veya tükenebilir; yaz sonunda Putin’le masaya oturunca güçlü pozisyonda olabilmek için elini çabuk tut, mümkün olduğu kadar çok toprak kazan, yoksa…

Ama Amerika ne gerekirse yapacağız dememiş miydi?

Bu soruya Biden’ın Milli Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın yanıtı Amerikan siyasetinin veciz ifadesi gibi: Evet, ama açık çek vereceğiz demedik ki.

Washington’un savaşı 2023’de bitirmek istemesinin nedenleri var.

Kasım 2024’deki ABD başkanlık seçimlerinde yarışmak isteyenlerin yaz aylarında adaylıklarını açıklaması gerekiyor. Ocak 2024’de önseçimler başlayacak.

Biden aday olsun veya olmasın, yaz aylarından sonra savaş için bugün olduğu gibi büyük bütçelerin Kongre’den geçmesi zor. Aday olursa o yönde girişimleri bile Biden’ı yıpratacak; olmazsa topal ördek durumuna düşecek ve ağırlığını yitirecek.

Savaş 2023’de bitmezse muhtemelen 2025’e uzayacak. Seçim yılı 2024’de genellikle taraflar zor kararlar almak istemez, yeni başkan beklenir. Yeni başkan kim olacak, ne yapacak belli değil.

Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve eski Savunma Bakanı Robert Gates’in vurguladığı gibi, zaman Ukrayna’dan yana değil. Çünkü ekonomisi göçük, uzun süre dayanabilmesi zor ve Ukrayna’ya büyük meblağlar verilmesine Washington’daki politikacılar arasında tepkiler giderek büyüyor.

Bir başka neden Ukrayna ordusunun ağır kayıpları. Batı medyası hep Rusya’nın ağır zayiatında söz ediyor ama, Ukrayna’nın kayıpları da yaklaşık aynı düzeyde. İki ülkenin askere alabileceği toplam sayılar dikkate alınırsa, uzun sürecek savaşta Ukrayna’nın insan kaynağının daha çabuk tükeneceği açık.

Nitekim Alman istihbarat örgütü, güvenlik konularıyla ilgili Alman milletvekillerine şubat ayında verdiği gizli brifingde, bizim defalarca yazdığımız gibi, Ukrayna’nın son aylarda her gün üç haneli kayıp verdiğini ve durumun alarm verici olduğunu bildirdi.

Özetle Amerika, Ukrayna’nın önümüzdeki aylarda bütün gücünü toplayıp saldırıya geçmesini, olabildiğince çok toprak almasını ve yaz sonundan itibaren Rusya’yla barış görüşmelerine başlamayı hedefliyor.

Amerikan planının tuttuğunu ve bazı uzuvlarını yitirmiş Ukrayna temelinde barışın sağlandığını varsayalım. Amerika’nın savaş sonrası için Ukrayna planı nasıl?

Bu hayati soruya Biden yönetiminin şaşırtıcı yanıtını kısa süre önce, iktidar seçkinleriyle sıcak ilişkilere sahip kıdemli gazeteci David Ignatius’un kaleminden Washington Post’ta okuduk:

“Dışişleri Bakanlığı’nda pazartesi günü yaptığımız mülakatta Bakan Antony Blinken, Ukrayna’da savaş bitişi ve savaş sonrası caydırıcılık konularında stratejisini özetledi…

Blinken’in çerçevesi, geçen yıl Kiev’le görüşülen ve NATO’nun 5. maddesine benzeyen güvenlik garantilerinden biraz farklı. Böyle bir hukuki sözleşme taahhüdü yerine, kimi ABD yekliler giderek daha güçlü şekilde inanıyor ki çözüm, Ukrayna’ya kendisini savunması için gerekli araçları vermek. Güvenlik, etkili silah sistemleri tarafından sağlanacak – özellikle zırhlı silahlar ve hava savunması…

Pentagon’un mevcut vurgusu, Kiev’e manevra savaşı için gerekli eğitim ve silahları vermek; bu, uzun dönemli caydırıcılık amacını yansıtıyor. Blinken’in düşünce şeklini bilen bir Bakanlık yetkilisine göre ‘manevra silahlarının önemi Ukrayna’ya sadece şimdi topraklarını geri kazanmak için güç değil, gelecekteki Rus saldırılarına karşı caydırıcılık sağlamayı da kapsıyor’…

Blinken ayrıca bu yıl Ukrayna’nın savaş meydanında önemli kazanımlar elde etmesini destekliyor… Kırım özel bir tartışma konusu. Washington ve Kiev’de Kırım’ın askeri güç kullanarak geri alınmasının imkansızlığı konusunda yaygın görüş var… (Ukrayna ve ABD arasındaki) bu iç uyum, savaşın sona yaklaştığı şu dönemde daha da önemli…”

Az bilinen bazı askeri kavramlarla paketlenerek sunulan Amerika’nın yeni barış planını basit dile çevirelim.

Ukrayna’ya NATO üyeliği yok.

ABD-Ukrayna ikili anlaşmasıyla NATO’nun 5. maddesinde öngörüldüğü gibi kollektif savunma garantisi verilmesi konuşuluyordu, o da suya düşmüş.

Ukrayna’yı kendisini savunacak. Yöntem ‘manevra savaşı’.

Manevra savaşı, küçük orduların büyük güce sahip ordular karşısında uyguladığı bir savunma şekli. Büyük ordunun kullandığı yoğun askeri kitle ve ezici güce karşı, küçük ordunun dinamik, yaratıcı ve şaşırtıcı taktik manevralara başvurarak yürüttüğü savunma savaşının adı.

Amerika’nın yeni planına göre Ukrayna’ya füzeler gibi Rusya’yı vuracak ağır silahlar değil, manevra savaşı için gereken savunma sistemleri verilecek (zırhlı araçlar ve hava savunma füzeleri gibi). 

*     *     *

Ukrayna kaderini Amerika’ya bağladı, şimdi geleceği ABD’deki iç siyasi gelişmelere göre şekilleniyor. Ne kadar acı! Halbuki başka türlü olabilirdi.

Önümüzdeki aylarda muhtemelen Ukrayna ve Rusya masaya güçlü oturabilmek için, bütün güçleriyle cephenin farklı kesimlerinde eş zamanlı birbirine saldıracak. Daha önce görülmedik şiddet yaşanacak. Sonuçları göreceğiz.

Biden yönetiminin geldiği nokta hazin bir hezimet.

Kırım ve Donbas’ı Rusya’ya bırakmayı, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasını kabul ediyorsa, aynı şeyi niçin savaştan önce yapmadı? Niçin savaşı önlemedi? Niçin Rusya’yla müzakereyi bile reddetti?

Mart ayında yapılan anlaşmayı niçin sabote etti?

Kırım ve Donbas’ın Rusya’ya bırakılması Amerika’nın müzakereye başlangıç pozisyonu. Önümüzdeki aylarda yaşanacak kader belirleyici çatışmaların sonucuna bağlı olarak, mesela bugünkü cephe hattı önemli ölçüde değişmezse, Rusya’nın Kırım ve Donbas’la yetinmesini beklemek gerçekçi değil.

Azak Denizi’ni Rus gölüne dönüştüren ve Kırım’ı Rusya’ya bağlayan toprakları Moskova’nın bırakmayı kabul etmesi zor. Herson ve Zaporijya vilayetlerinin büyük kısmı gibi. O bölgeleri Rusya, Amerika’nın engellediği mart anlaşmasından sonra aldı.

Ukrayna için mart anlaşmasına göre daha iyi koşullar gerçekleşmezse, o günden sonra ölen on binlerin ve ödenen korkunç bedellerin sorumlusu kim olacak?

Mart ayından sonra Ukrayna’nın kaybettiği toprakların hesabını kim verecek?

Donald Trump “ben Başkan olsaydım bu savaşın başlamasına kesinlikle izin vermezdim… Başkan olunca Ukrayna savaşını 24 saatte bitireceğim” diye kampanya yürütüyor.

Putin, baskıcı ve otoriter Rus geleneğinin doğurduğu bir lider. Her türlü yöntemle muhaliflerini ortadan kaldırdığı biliniyor.

Biden öylesine savaş tacirliği yaptı ki, Trump gibi birisi kendini barış güvercini olarak sunabiliyor!

Biden’ın Rusya ekonomisini çökertme hedefi tutmadı. IMF’ye göre Rus ekonomisi 2023’te Almanya ve İngiltere’den daha iyi performans gösterecek. Putin’i devirme ve Rusya’yı ‘stratejik yenilgiye’ uğratma hedefleri tutmadı. Ama otoriter Putin’in arkasındaki halk desteğini önemli ölçüde artırmayı başardı!  

Eski CIA Başkanı ve Savunma Bakanı Robert Gates, Amerika’da hemen her kesimin saygı duyduğu bir siyasetçi. İşte Biden hakkındaki yargısı: “Biden son kırk yıl içinde önemli dış politika konularının neredeyse hepsini yanlış yaptı.”

Vah Ukrayna!

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır