15 Mayıs 2024


Cumhur-Millet İttifak Etse de AİHM Kararı



Fatma AYPARÇASI

A- A+

Kanun hükmünde kararnamelerle on binlerce masumun tek gecede ihraç edilmesinin üzerinden geçen zamanda, hem siyasi hem de hukuki anlamda pek çok şey yaşandı. Zorlukların üst seviyede olduğu bu süreçte Siyasi alandaki mücadelenin kamusal alandaki görünürlüğü çok azdı. Böyle olmasının nedenlerinin başında muhataplardaki korku ve konfor haline olan 'hassasiyet' maalesef çok etkili oldu.

Hukuksal süreç ise zorlayıcı, acılı, uzun ve yıpratıcı bir şekilde yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. KHK ile ihraç edilmiş, kurumları kapatılmış binlerce insanın tecrübeleri gözler önünde gerçekleşiyor. Daha ötesi var mı?

Gelelim yazıya ve odaklanmak istediğimiz asıl konuya, yani sessizliğe...

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nde KHKlı öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın başvurusu değerlendirilmiş, kararın ve gerekçelerinin açıklanması 26 Eylül 2023 tarihine bırakılmıştı. O günden bugüne iki turlu seçimler yapıldı kazananıyla kaybedeniyle olan oldu.

AİHM’in Yalçınkaya kararının öğrenilmesine günler kala ise Kanun Hükmü isimli belgeselin Antalya Altın Portakal Festivali’nin belgesel kategorisindeki gösterimine dair olmadık şeyler yaşandı. Herkesin gözü önünde sansür başta olmak üzere şeytanlaştırmaya kadar her şey yapıldı. Sosyal medya başta olmak üzere konuya duyarlı ünlü-ünsüz herkes tepkisini gösterdi.
Gelelim üzerine "konuşulmamak ve sessiz kalmak için sözleşilmiş" konu olan 26 Eylül 2023'te KHK’lı Yüksel Yalçınkaya başvurusunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karara bağlanmasına…

Karar açıklandı ancak yazanı çizeni az oldu. Muhalefet liderlerinden iktidar ortaklarına kadar liderler düzeyinde “sessiz kalmak ya da görmezden gelmek üzerine konsensüs sağlanmış” hayırlı olsun… 

Öte yandan KHK’lılarla vakit geçirmiş, toplantı üstüne toplantı yapmış isimlerden de AİHM’in KHK’lılar nezdinde vermiş olduğu bu önemli ve emsal karara değinenini göremedik ki bu durum tam bir hayal kırıklığı...

Günlerdir süren bu sessizlik hali Gezi davasına ilişkin bir kararla ilgili bozulmuş olsa da bu noktadaki tepkilerde maalesef cılız kaldı. 

Görülen o ki ne Kanun Hükmü adlı belgesel ne de Yalçınkaya kararı liderlerin ve siyasilerin pek çoğunun radarına giremedi.  Buraya kadar her şey kabul edilebilir. Siyasal konum alma durumundan tutun da “ne bekliyorduk ki” demeye varacak kadar…
Ancak belgeselin içeriği Yalçınkaya kararının ön kabulleri, inançları allak bullak eden gerekçeleri bazı isimlerin akla ziyan açıklamalarını ortaya çıkardı. 152 bin KHK’lıyı solcu - sağcı diyerek ayrıştırmayı vazife edinmiş siyasilerin ya da yazar-çizerlerin varlığı şaşırtıcı olmakla birlikte kendi içinde tutarlılık gösterdi. Ne zaman ve kimden geleceği belli olmayan ama bir şekilde ansızın ortaya çıkacak olan bu durumu dile getirenleri buraya taşımak bile söz konusu olamaz. 

KHK’lıların onurlu, haklı ve meşru mücadelesi bir kısım insanların ayrıştırıcı tanımlarına kurban edilemez edilmemeli de. 

152 çeşit hak ihlaline uğramış, bilmediği işlerde çalışırken veya yakalandıkları hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeden binin üzerinde insan, yüzün üzerinde kendi yaşamına son veren insan… 

Bu insanların hepsi KHK’lı… Ve unutulmamalı ki KHK sorunun ortadan kaldırılması için yürütülen mücadelede “sadece KHK’lı” olma durumunun getirdiği bir ortaklaşma halinden ibaret...

Son söz…
KHK’lıları kategorik olarak bölmek, ötekileştirmek, yaftalamak bir kısım için suçlu diğer geri kalanlar için suçsuz tanımlamasına girmek kimsenin haddine olmamalıdır.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır