15 Mayıs 2024


600 Vekil KHK Sorununun Çözümünden Sorumludur



Fatma AYPARÇASI

A- A+

Cumhuriyetin yüzyıllık serüveni tamamlandı. İkinci yüzyıla topyekûn sorunlar; kronikleşmiş problem alanlar, yüzyılın içindeki yaşanılanlar ve yüzleşilmeyenler, kısacası heybede ne varsa onunla, girilmiş oldu. Peki geride kalan yüzyılda hiç mi iyi ve güzel bir şey olmadı? Muhakkak oldu ancak ilk cümlelerde geçen konuların büyüklüğü öncelikli oluyor. Zaten önemli olan bu değil midir? İyi ve doğru adımları, politikaları saymak yeterince konforlu!

Televizyonlarda gün boyu cumhuriyet Türkiye’sinin kazanımları, Atatürk’ün yaptıkları, devrimler anlatıldı durdu ancak en çok ülkenin son yirmi yılına damga vuran AKP iktidarının yaptıklarına yer verildi. Kapağı hiç kaldırılmayan çok konu oldu, bunlardan biri de Avrupa Delegasyonu verilerine göre 20 Temmuz sivil darbesiyle bulundukları görevlerden hukuksuzca, haksızca, sorgusuz ve usulsüz şekilde işlerinden edilen 152 bin kamu emekçisiydi. Bunun yanında son yedi yılda 2 milyondan fazla insana açılan terör soruşturmalarıydı. Bir gecede imzacısı ve ev sahibi olunan uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılmasıydı… Yine değinilmeyen; keyfi şekilde açılan davalar, tutsak edilen siyasiler, uluslararası mahkeme kararları ortada olmasına rağmen işletilmeyen yasal zorunluluklar… Liste uzayıp gidiyor…

Tüm bunları düşündüğümde ulaştığım sonuç şu oluyor “ülkemizde haklar alınmaz verilir”. Sırf bu yüzden elden gittiğinde bir iki ses çıkar o da cılızdır ve yetersizdir. Ancak bunun yerine “haklar, belli bir mücadele ile alınmış olsaydı sahip çıkanı da çok olurdu” diyorum kendimce… En somut örneklerden biridir kadın hakları. Seçme ve seçilme hakkının verilmesi, kamusal hayatta çalışma gibi durumlar hep tepeden verildi biz kadınlara… Elimizden alınınca da sessiz kalmamız bu yüzdendir belki de… Kadını ve çocuğu koruyan ve önceleyen bunun için taraf ülkeyi yaptırım ve düzenlemelere zorlayan İstanbul Sözleşmesi elden gittiğinde sessiz kalmanın en önemli ve tek nedeni olarak bunu görüyorum. Seçme ve seçilme hakkına girmeyeceğim bile erkek egemen iktidarın olduğu yüzyıllık cumhuriyet deneyiminde kadınların temsiliyeti, söz hakkı ve baskı unsuru olma durumu ancak Meclisteki güncel tablo kadardır.

Dolayısıyla sevgili okur mücadele, mücadele… Bu ifadenin pek çok kesimi korkuttuğunu biliyorum ancak mücadele denilen sadece alanlara çıkıp slogan atmak, kolluğun sert müdahalesiyle karşılaşıp biber gazı yemek, üstüne bir de ters kelepçelenmek değildir. Mücadele her şeydir, her şey olabilir… Mücadele, ülkenin son yüzyılına damga vuran konular için yüzleşme istemek, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde yargılamaların yapılması için canla başla her alanda haykırmaktır. Mücadele, ülkenin son yedi yılında yaşanan hukuksuzlukların “amasız, fakatsız” en üst düzeydeki alanlardan en alt kademe olarak sokaklarda dile getirilip baskı yaratılmasıdır.

Maalesef kurumları çürümeye bırakılmış, içi boşaltılmış bir ülkede işini ve görevini yerine getirmeyen, getiremeyenler için “baskının dışarıdan, sokaktan, toplumdan” gelmesi abesle iştigaldir ancak durum budur! Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye İşçi Partisi Hatay Vekili Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararının arka planında bu mücadeleyi görüyorum. Mecliste, sokakta her alanda Atalay’ın vekilliğinin başlatılmasının anayasal bir sorumluluk olduğu vurgusu bu gecikmiş kararın verilmesine neden olmuş olabilir. Aynı konu daha fazla dillendirilerek, Meclis Başkanlığı’nın da harekete geçmesini sağlayacaktır.

Peki KHK’lılar ve KHK sorunun çözümü bu durumda nasıl gerçekleştirilebilir? Tam da Can Atalay konusunda yapılanlar gibi hareket edilirse mümkün olabilir. Mecliste bulunan vekillerin her birine KHKlılardan oylar gitti, dolayısıyla seçmeni olan KHK’lının sorununu Meclis kürsüsünde dile getirmeyen her vekil bu sorunun devam ettirilmesinden sorumludur. Tıpkı yüzyıl boyunca yüzleşilmesinden konuşulmasından yana tavır alınmayan diğer konularda sorumlu oldukları gibi…

KHK’sız demokratik cumhuriyeti görebilmek temennisiyle cumhuriyetin 100. Yılı kutlu olsun…

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır