29 Mart 2024


Yeni Siyasette 'Milli ve İslami Referans' Arayışları



Abdulbaki ERDOÄžMUÅž

A- A+

Siyasi referansları; akıl, bilgi, teknoloji, hukuk, yönetiÅŸim, hak, özgürlük ve barışın temini gibi ilkelerde ve insanlığın geliÅŸme gösterdiÄŸi alanlarda aramak yerine, dini ve milli olarak tanımlanan hamasi kavramların esas alınması, genelde coÄŸrafyamızı, özelde de Türkiye’yi son derece tehlikeli bir sürecin eÅŸiÄŸine getirmiÅŸtir.

Yaklaşık bir asırdır siyaset üzerinden dayatılan ideolojik, tekçi, ayırımcı söylem ve uygulamaların neden olduÄŸu tarihi bir çöküÅŸ yaşıyoruz. Buna raÄŸmen, statükonun korunması ve jakoben anlayışın sürdürülmesi için devletin imkanları ve bütün güçleri seferber edilmekte, tehdit, baskı, ihraçlar, gözaltılar, tutuklamalar, kanunsuz uygulamalar ile toplum sindirilmeye, korkutulmaya, susturulmaya çalışılmaktadır.

Devlet, bütün kurumlarıyla can çekiÅŸirken Ä°ktidar; zorbalık, otoriterizm, dini ve milli hamaset ile zaman kazanmaya çalışmaktadır. MilliliÄŸin ve diniliÄŸin yanlışlığı bir tarafa, dini ve milli söylemlerin siyasi ayrışma, bölünme ve kutuplaÅŸmaya bu kadar yol açtığı yakın bir dönem bilmiyorum. SavaÅŸ dışında iktidarlarının sürdürülebilir olmadığını gören siyasi yöneticilerin, Türkiye’yi bir felakete doÄŸru sürüklediÄŸini fark etmemek için gerçekten kör ve sağır olmak gerekir!.

Çok açıktır ki iktidar partisinin müttefikleriyle birlikte zorbalık ve inatla oluÅŸturduÄŸu “Tek Adam Sistemi” tamamıyla çökmüÅŸ, yasalarla ve saÄŸduyu ile yönetilebilir olmaktan çıkmıştır. Aklın ve idrakin sınırlarını aÅŸarak yasa dışı ve gayri meÅŸru yollarla, mafyavari yöntemlerle iktidarın korunmasına çalışılmaktadır. Daha açık bir ifade ile mevcut sistem;  hukuki, ahlaki, politik ve ekonomik olarak iflas etmiÅŸtir. Hiçbir yöntem, mevcut sistemi artık ayakta tutmaya yetmeyecektir. Sadece siyasette deÄŸil, devlet içinde büyük kırılmaların yaÅŸanacağı kaygısı, toplumun her kesiminde ortak kanaat olarak yayılmakta olduÄŸu açıkça gözlemlenmektedir.

Bu nedenle olsa gerek, toplumda yeni siyaset arayışları ve yeni oluÅŸum iddiaları bir umut, ilgi ve heyecan uyandırmaktadır. Bu ilginin partilere veya yeni bir partiye olmadığını, talebin iktidar alternatifi olabilecek bir parti veya ErdoÄŸan alternatifi bir lider arayışı da olmadığını, mevcut statükoyu deÄŸiÅŸtirerek büyük yıkımların önüne geçecek siyasi bir çözüm beklentisi olduÄŸunu bilmek gerekir.

Ne yazık ki, beklentilere cevap verecek somut bir yapılanma henüz söz konusu deÄŸildir ancak partileÅŸmesi beklenen çalışmaların, oluÅŸumların yeni siyaset paradigmaları, hedefleri, vizyon ve kadroları toplumda merak uyandırdığını ifade etmeliyim.

Bu baÄŸlamda, yeni siyasetin referansları da kaçınılmaz olarak tartışılmaya baÅŸlanmıştır. Ben de bu konuda kiÅŸisel kanaatlerimi paylaÅŸmak istiyorum:

Müslümanların modern çağı ıskalanmasına da neden olan ve günümüzde de ısrarla sürdürülmeye çalışılan doÄŸma ve kutsallarla ÅŸekillenmiÅŸ bir siyasetin, yaÅŸanan bunca acı tecrübeye raÄŸmen yeni siyaset için referans olarak düÅŸünülmesi ihtimali dahi endiÅŸe vericidir. Siyasetin odağına akletme, doÄŸru ve yenilenebilir bilgi edinme ve geleceÄŸi medeniyet deÄŸerleriyle inÅŸa etmek yerine kutsallara, geçmiÅŸe sığınmak veya “Ä°slam” diye tanımlanan referanslara dolaylı-dolaysız vurgu yapmak, var olan kaos ve istikrarsızlığı daha çok derinleÅŸtireceÄŸi kesindir.

“Halife-Ulu’l-Emir” gibi tarihi meÅŸruiyet referansları ile modern çağın “Ümmetçilik, Ä°slamcılık, Ä°slam KardeÅŸliÄŸi, Ä°slam BirliÄŸi” gibi Ä°slamlaÅŸtırılan, meÅŸruiyeti Ä°slam’a dayandırılan politik, ideolojik iddiaların, tarih boyunca Müslüman yöneticilerin halk üzerinde kurduÄŸu egemenlik ve güç devÅŸirme araçları olduÄŸunun altını çizmek istiyorum.

Günümüzde sesli ifade edilmese de Türkiye dâhil, istisnasız her Müslüman ülkede aynı istismarın, baÄŸnazlığın farklı biçimlerde de olsa siyasal, sosyal ve din alanında en yoÄŸun biçimde yaÅŸandığına ÅŸahitlik etmekteyiz. Bu anlayışın ülkemizde neden olduÄŸu istikrarsızlık, belirsizlik, yoksulluk, zorbalık, hukuksuzluk, keyfilik, ayırımcılık, talan ve yaÄŸma henüz sıcaklığını korurken aynı referansların yeni siyaset için tartışılıyor olmasını ibret ve dehÅŸetle izliyorum.

Oysa tarih/geçmiÅŸ ders almak için önemlidir. Müslüman dünyasının birçok alanda olduÄŸu gibi bu yönüyle de ders almadığı, yaÅŸadığımız olaylardan anlıyoruz. Siyaset alanında “Müslümanlık” iddiası, davası olan partilerin, cemaatlerin, neredeyse her grubun “halife-ulu’l emir veya imam” gibi siyasi önderliÄŸi dine dayandıran anlayışları vardır. Ülkemizde bir deÄŸil birkaç örnek gösterilebilir. Oysa bu anlayışın sonuçları, gelecek tasavvurumuzu yerle bir etmiÅŸtir.

Gerçekten de siyaset ve yönetimde Ä°slam referansları vurgusu, iddiası veya talebi soyut ifadelerin ötesine geçmemektedir. Ä°ddia sahiplerine sormak istiyorum:

Hz. Ömer’den (r.a) sonra, günümüz siyaset ve yönetim sistemine taşınacak hangi referanslar vardır?

Müslümanlık tarihi boyunca, günümüze model olabilecek hangi siyasal sistemden söz edilebilir?

Kendi döneminde baÅŸarılı kabul edilse de, günümüze model olabilecek hangi hukuk sistemini örnek alabiliriz? 

Çağımıza referans alınabilecek ve tarihte baÅŸarıyla uygulanmış Ä°slam referanslı ekonomik ve sosyal projeler nelerdir?

Dini farklılıkları korumak ve özgürce yaÅŸanır kılmak için uygulanmış hangi tarihsel modeli çağımız için referans almalıyız? Bir öneriniz var mı?

Biz Müslümanlar arasında hala yaygın olan cinsiyet/kadın-erkek ayırımını ve kadına yönelik ÅŸiddeti ortadan kaldıracak geçmiÅŸin siyasal/yönetim uygulamalarının hangisi Ä°slam referansı olarak kabul edilebilir?

Ä°yi bir yönetiÅŸim ve yönetilenin haklarıyla yönetim sistemine dâhil olabilmesi için geçmiÅŸten günümüze örnek olacak uygulanmış referanslar var mıdır?

Müslümanlık tarihi boyunca, çoÄŸulculuk, özgürlük, barış, adalet, hak ve hürriyetlerin güvencesi olmuÅŸ bir yönetim maddeli hiç gerçekleÅŸmiÅŸ midir? Hz. Ömer (r) sonrası dönemler için bir örnek verilebilir mi?

“KardeÅŸlik projesi” kapsamında Müslümanlar arasında barışın tesis edildiÄŸi bir dönem olmuÅŸ mudur?  Sünni-Åžii ayrışması bir tarafa, sadece Sünniler veya Åžiiler kendi aralarında bir “kardeÅŸlik” ve “barış” tesis edebilmiÅŸler midir?

Soruları çoÄŸaltmak mümkündür. Önemli olan; bu ve benzer sorular üzerinde düÅŸünmeyi, sorgulamayı, yüzleÅŸmeyi ve ders almayı baÅŸarmaktır.!

“Ä°slam referansı” iddiasıyla Kur’an’ın özünden ve ruhundan koparılarak siyasal alana taşınan “Ümmet-Millet-Hilafet ve Emir’ül-Müminin” kavramlarının günümüze kadar siyasette/yönetimde nasıl bir zorbalık tesis ettiÄŸi, birlik ve beraberlik yerine nifaka, bölünmeye, dağılmaya ve çatışmalara yol açtığı gerçeÄŸi ortada iken, aynı taleplerin bazı çevrelerce “Yeni Siyaset” için dillendirilmesi, sadece çaÄŸdışılık deÄŸil, ‘Ä°slam dışılık’ olduÄŸu da unutulmamalıdır.

Yine Kur’an’ın, iman’da evrensel kardeÅŸliÄŸi ifade eden “Müminler kardeÅŸtir” buyruÄŸunu siyasal alana “Ä°slam kardeÅŸliÄŸi” olarak taşıyan anlayışın sebep olduÄŸu ayrışmalar, kutuplaÅŸmalar, düÅŸmanlıklar ve savaÅŸlar hala devam ederken, kardeÅŸliÄŸin referans olarak alınmasını talep etmek politik ve ideolojik dinbazlık deÄŸil de nedir? Müslümanların Din’de bile kardeÅŸliÄŸini saÄŸlayamayan bu iddianın siyasal proje olarak sunulması ve siyaset/yönetim için bir referans olarak görülmesi, geçmiÅŸten günümüze trajikomik bir iddia olmaktan öteye geçememiÅŸtir.

Ä°slam referansları olarak sunulan kavramların, anlamından saptırılarak istismar edilmesi, kirletilmesi; din tacirlerine, siyasetçilere, din adamlarına çıkar saÄŸladığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmışken, bu çevrelere yeniden imkan ve fırsat tanınması ülkemiz, halkımız için olduÄŸu kadar Ä°slam ve insanlık için de yapılacak en büyük kötülük, hatta ihanet olacaktır.!

Gerçek ÅŸudur; Müslümanlık Ä°slam deÄŸildir. Adalet, hak-hukukun gözetildiÄŸi, adil paylaşım ve eÅŸitliÄŸin saÄŸlandığı, insanlık onurunun korunduÄŸu, çeÅŸitliliÄŸin, farklılığın doÄŸal seyrettiÄŸi, ayırımcılığın ilkel sayıldığı, doÄŸaya, çevreye, hayvan haklarına saygı duyulduÄŸu, Ä°nsanların can, mal, hak ve özgürlükleriyle güvende olduÄŸu herhangi bir yer, toplum veya ülkede bir tek Müslüman yaÅŸamasa dahi ‘Ä°slam’ var ve yaÅŸanıyor demektir.

Bunların olmadığı yer, toplum ve ülkelerde, nüfusun tamamı Müslüman dahi olsa ‘Ä°slam’ yoktur ve yaÅŸanmıyor demektir. Buralarda ancak Ä°slamsız bir Müslümanlığın varlığından,  hâkimiyetinden söz edilebilir. Bu baÄŸlamda Ä°slam referanslarıyla Müslümanlık referansları tamamıyla ayrı ve farklıdır.

Zulmün, savaÅŸların, terörün, yaÄŸma ve talanın, ayırımcılık ve ÅŸiddetin egemen olduÄŸu coÄŸrafyamızda Müslümanların ve Müslümanlığın olmadığını iddia etmek nasıl mümkün deÄŸilse, böyle bir coÄŸrafyada Ä°slam’ın toplumsal, siyasal alanda varlığından söz etmek de mümkün deÄŸildir. Bu yöndeki iddialar politik, ideolojik, dincilik veya cehalet, gaflet, dalalet ve hamasettir.!

Bu durumda yeni siyasete yönelik referans arayışlarının ‘Ä°slam’ için deÄŸil, kurulu Müslümanlık/dinbazlık düzeni için olduÄŸu gayet açıktır. Parti deÄŸiÅŸtirmek veya siyaset yapmak için referans gerekçelerine sığınmak isteyenlerin amacı; kurulu düzenlerini muhafaza ederek (muhafazakârlık) yeni dönemde de aktör ve etkin olmayı sürdürmek içindir.

Ä°htiyacımız olan sivil ve yeni siyasetin, bu çevrelerin referans taleplerini ciddiye almamaları gerektiÄŸini açıkça öneriyorum. Adalet, liyakat, hürriyet, ayırımcılığı ortadan kaldıracak eÅŸitlik, insanlık onuru gereÄŸi insanca yaÅŸama hakkı, haklarıyla farklılıkların korunması gibi ilkelerin referans alınması durumunda Ä°slam’ın da referans alınmış olacağı kesindir.

Din tacirlerinin, din istismarcılarının, dinden beslenenlerin, din ile makam, konum, servet edinenlerin aradığı referansların “Ä°slam” olarak sunulması, bir düzenbazlık ve dinbazlık gereÄŸidir, asla dikkate alınmamalı ve itibar edilmemelidir.

Dini ve milli hamasetten, ideolojik ve kimlik siyasetinden ve militarizmden uzak, makuliyeti, hakkaniyeti, liyakati, sivilleÅŸmeyi esas alması durumunda yeni siyasetin/yeni oluÅŸumlarn ülkemize, siyasete ve topluma elbette büyük yararları olacaktır.

Yeni dönemde siyasal referanslar mutlaka ‘evrensel ilkeler’ olmalıdır.! Bu ilkelerle ancak medeni bir ülke olmak, medenileÅŸmek, hukukun teminatı ile haklarımızla özgürce yaÅŸayacağımız yurdumuzda insanlıkla buluÅŸmak mümkün olacaktır.!

Gelecek tasavvuru oluÅŸturmayan bir siyaset, zamanın ruhunu kavrayamaz, geçmiÅŸin hikâyelerinde, kavgalarında ve hayalinde boÄŸulmaya mahkûm olur. Unutmayınız, Müslümanların itibarı da bu ilkelerdedir.!

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır