29 Mart 2024


Robotlaşma



Faik Öcal

A- A+

Robotlaşma, her geçen gün hakimiyetimizi kendi ellerimize yarattığımız eşyaların lehine kaybetmektir. Bizim olan ne kaldı? İnsanı diğer canlılardan ayıran akıl ve ruh ise, akıl ve ruh sağlığımızı koruduğumuzu kim iddia edebilir.

Aklımız nesneler tarafından esir alınmış, ruhumuz paramparça olmuş vaziyette. Nasıl bu hale geldik, robotlaştık? Bütün suçu Batı medeniyetine atmak, işin kolayına kaçmak olur. Batı Ortaçağ karanlığında akla ve ruha o kadar büyük eziyet etmeseydi, akıl ve ruhu, bireyselliği ve özgürlüğü (bireysel ve toplumsal özgürlük)  yücelten Aydınlanma Felsefesi olmayacak mıydı?

Maddeyi Kullanma Kılavuzu sadece Batı medeniyetinin mi ürünü?

Bütün insanlar çağımızın en büyük hastalığı olan robotlaşmadan sorumlu değil midir? Hepimiz sorumluyuz. Birilerimiz yaparak, birilerimiz de susasak bu suça ortak olduk.

Tarih boyunca hiçbir zaman insan bir bütün olarak olgunlaşmamıştır. Her zaman insanın bir tarafı eksik ve yarım kalmıştır. Her medeniyet kendine göre bir insan tarifi yapmış ve bu insanı olgunlaştırmaya çalışmıştır. Hint medeniyeti insana beş verirken insandan on da aldı. Tagore’un insanı güzel ve manalıdır ama Hint kast sisteminin çarklarından kurtulmuş değildir. Sonradan kendi de sürgün olmak zorunda kalan Tagore’un yaşantısı, bunun ispatı.

Çin medeniyeti insana bir çok şey verdi, kağıdı, matbaayı, barut ve pusulayı verdi ama bugün Çinlilerin ürettiği sahta teknolojik ürünler robotlaşmanın en önemli kilometre taşlarından birini teşkil etmektedir.

Batı medeniyeti insanı olgunlaştırmak için çok ağır bedeller verdi, iki büyük dünya savaşına sebep oldular, demokrasi, insan hakları ve bireysellik, hukuka dayalı anayasal düzenlemeler konusunda öncü oldular ama gelinen noktada ekonomik, askeri, kültür, bilişim teknolojisinde güçlü oldukları için robotlaşmanın giriş kapısı oldular, yaptıklarıyla robotlaşmanın kitabını meydana getirdiler.  Vallerstein, Baudrillard, Chomsky, Foucault gibi düşünürlerin itirazları da bir işe yaramadı. İnsan robotlaştıkça robotlaştı, kendi ait işleri kendi elleriyle yaratığı robotlara teslim etti.

Bugün akıllı telefonlarımız bizden daha akıllı yaptıkları işlerle, kompüterlerimiz daha donanımlı kapasiteleriyle, arabalarımız daha hızlı motor güçleriyle, bakanlıklarımız daha acımasız birbirimize karşı iftira atma konusunda. Akıllı evlerimizde hiç de güvende değiliz, huzurumuza kavuşmuş değiliz. Siber saldırılarla ruhumuzu şeytanın yatağı yaptık. Kaçak yazılım programlarıyla kötülük yapmakta sınır tanımayacağımızı gösterdik.

İnsan, İslam medeniyetinin elinde oyuncağa dönüştü. İthal ruhlarla günü kurtarma yoluna gittik ama nedense kahrolası hayatlarımız ve hayallerimiz elden gidiyordu, bir şey yapamıyorduk. Gelinen noktada günümüz dünyasında artık ne İslam’ı tanıyabiliyoruz ne de insanı. İnsan İslam’da kaybolmuş, İslam insanda yitik. Bir garip hal ortaya çıkmış. Enseyi karartmamak lazım ama görünen manzara da hiç iç açıcı değil.

Köşe başını tutmuş robotlar. Robotlaşma insanın, akıl ve ruh arasında kalarak ezilmesidir. Artık ne aklını doğru düzgün kullanabilir insan ne de ruhuna erişebilir tam teşekküllü. Robotlaşma gri bir yerde insanın bir başına can çekişmesidir. Artık ne ölebilir hepten ne de yaşama dönebilir büsbütün. Sonsuza dek devam edecek gibi görünen bir can çekişmeyle var olmasıdır, ontolojik saldırılar karşısında hep savunmada kalmasıdır.

Robotlaşma insanın kâinatın mihenk taşı olma hakkını kaybetmesidir. Artık insana değer biçen yaratıcı ile olan bağı değildir. İnsanı değerli kulan sahip olduğu metalar, eşyalar, nesneler, maddelerdir. Ne kadar çok eşyan varsa o kadar değerlisin. Ne kadar çok maddi gücün varsa sözün o kadar etkili olur. Hesabında ne kadar çok para varsa sana duyulan saygı o kadar çok olur.

Robotlaşma insanın Ahsen-i takvimden Esfeli Safiline düştüğünün dahi farkında olmamasıdır. Yani en güzel surette yaratılan insan artık vahşi hayvanlardan daha aşağı seviyedir; çünkü o pastadan bir dilim daha kapmak için tereddüt etmeden binlerce masum insanın kanını dökebilir.

Robotlaşma insanın başkasının rüyasında gözlerini açması ve yitirdiği rüyalarını hiç hatırlamamasıdır. Rüyalar artık tek çeşittir. Maddenin çeşitli katmanlarında rüyamsı şeyler görülür, hemencecik de unutulur. Psikolojik ve rahmani rüyalar hiç var olmamış gibidir. İnsan bütün bir varını yoğunu maddenin alt katlarına sürmüştür. Maddenin alt katında kimin olduğunun da hiçbir önemi kalmamıştı. Maddenin üst katmanlarında yönetici sınıfı vardır. Onlar maddi refah içinde bir hayat sürdürebilir. Kimse onlara karışamaz, onlardan hesap soramaz.

Robotlaşma dünyanın kesin çizgilerle ikiye ayrılmasıdır. Yönetici sınıfın yaşadığı yer maddenin üst katmanlarıdır, yönetilenlerin olduğu yer ise maddenin alt katmanlarıdır. Her şey yönetici sınıfın kontrolü altındadır. Onlar alt katmanlardakileri düzene sokacak işlemcileri hazırlarlar ve aşağıya gönderirler. Alt katmanlardakiler robotların çizdiği programlara göre hareket ederler, çalışırlar, uyurlar. Bütün hayatları iki işten ibarettir: Çok çalışmak ve az uyumak.

Şeytan üst katmanlardaki ruhsuz insanları gördü, onlardan bir şeyler alamayacağını anladı, onlara daha fazla zarar veremeyeceğini bildi ve çekip gitti. Şeytan, şeytanlığına zeval gelmesin diye kaçıp gitti. İnsanlar şeytandan daha şeytani olmuştu. Şeytanın aklına hayaline gelmeyen planlarla toplu katliamlar yapmaktadırlar. Kaçtı şeytan, öldü insan!

Robotlaşma şeytana ve meleklere elveda demektir, onlara hayatımızda bir daha yer vermemektir. Zaten onların da bir işlevi ya da karşılığı kalmamıştı hayatımızda. Şeytan cehenneme kaçarken, melek cennete sığınırken, insan kendini robotların insafına bıraktı. Halbuki insan, şeytan ve melekle beraber insandır. İnsan, şeytan ve melekle kendini tanır ve tamamlar. Goethe’nin deyişi ile insan kendini insanda tanır. Hangi insan? Şeytan ve melek dolu insan.

Robotlaşma insan olma şansımızı sonsuza dek yitirmektir.

Robotlaşma başkasının karanlığından çıkmış bir aynada kendimize bakmaktır.

Robotlaşma, yitik bir cennetimizin olduğunu ebediyen unutmaktır.

“Öldü insan!” diye haykırmamızın bir anlamı yok. Maddeye tapmanın sonucu bu…

Robotlaşma toprağın üzerinde dolaşan adımları tanımamak, toprağın hangi elementlerden oluştuğunu bilmemektir. Oysa toprak ve insanın elementleri aynıdır. Ruhumuz toprak ve beden arasında sonsuz yolculuğunu yapar. Robotlaşma toprak ve beden arasında sonsuz yolculuk yapan ruhun önüne görülür görülmez robotik engeller koymaktır. Bu robotik engellere biz kendimiz sebep olduk. Yaptıklarımız ya da yapamadıklarımızın sonucu bu robotik engeller. Ne zaman ki toprak ve beden arasında ruhumuzun yolculuk yapmasına engelleyen robotik engelleri kaldırdık, o zaman tekrar insana döneriz, insanlaşmaya başlarız.

 

Bu yazı Faik Öcal’ın yakında Zilan Akademi Yayınları’ndan çıkacak Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi kitabından alındı.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır