24 Nisan 2024


Partilerde değişim ve açılıma direnç var



Abdulbaki ERDOÄžMUÅž

A- A+

 15 Temmuz darbesiyle inÅŸa edilen CumhurbaÅŸkanı Hükümet Sisteminin, otoriter bir siyaset ve yönetim için yürürlüÄŸe konulduÄŸunu defalarca yazanlardan biri de benim.

Tek Adam Rejimi ile yönetilen Türkiye’nin siyasal düzeninin artık siyaset kurumlarına tamamıyla hâkim olduÄŸu görülmektedir. Mevcut sisteme sadece iktidar partisi ve bileÅŸenleri deÄŸil, muhalefet partileri de hızlı bir biçimde uyum saÄŸlamayı baÅŸardılar.

Sisteme karşı olduÄŸu iddiasıyla kurulan partilerde ve oluÅŸturulan seçim ittifaklarında da aynı anlayışı görüyoruz. Bu baÄŸlamda demokratik siyaset iddiasının çökmekte olduÄŸunu belirtmeliyim.

“Altılı Masa” olarak çalışmalarını sürdüren Millet Ä°ttifakında ortak payda ‘sistem deÄŸiÅŸikliÄŸi’ veya ‘demokrasi’ deÄŸildir. Cumhur ittifakına karşı kurulmuÅŸ bir iktidar alternatifidir.

Altılı Masa gündeminde bir demokrasi paketinin olmaması da bu tezimi desteklemektedir. Dağılma korkusuyla demokrasi tartışmalarına dahi girememektedirler.

CHP ve Ä°YÄ° Parti milletvekilleri arasında yaÅŸanan HDP tartışmaları bu korkunun boyutlarını göstermesi bakımından bir örnektir. Demokrasiden, deÄŸiÅŸim ve açılımdan duyulan korkunun çığlıkları olarak deÄŸerlendirilebilir.

Ä°ktidara yönelik rüÅŸvet ve yolsuzluk iddialarının yoÄŸun olarak tartışıldığı bu günlerde, seçim sonrası bir koalisyon ihtiyacı durumunda gündeme gelmesi gereken “bakanlık” meselesi, neden CHP’li bir mv tarafından ortaya atıldı?

Bir amaca matuf değilse ne gereği vardı?

Ä°YÄ° Parti milletvekillerinin de “Altılı Masa” ve ittifak partilerinin gündeminde olmayan bir konuda sert ve radikal çıkış yapmaları ne kadar doÄŸru?

Seçim öncesi, Millet ittifakının gündemine gelmesi söz konusu olmaması gereken HDP ile koalisyon meselesini, milletvekillerin bugünden tartışmaya açmaları kimin yararına?

Tartışmanın HDP üzerinden yapılması, ittifak partilerinin kendi içlerindeki sancıya iÅŸaret etmektedir.

Masada ve ittifakın bir parçası olmadığı halde HDP’yi tartışmak öküz altında buzağı aramaktan farksızdır. HDP’nin, Altılı Masada yer almak için nasıl bir çabası olmuÅŸtur?

Her nedense CHP ve Ä°YÄ° Parti, her yükseliÅŸe geçtiklerinde kendi içinden radikal ve ideolojik söylemlerle adeta frene basılmakta ve yükseliÅŸleri durdurulmaktadır. Bu durumu iktidarın bir müdahalesi olarak görmediÄŸimi belirtmek isterim.

Her iki tarafın açıklamaları da parti içi bir mücadele amacı taşıdığı kuvvetle muhtemeldir. Her iki tarafın da esas olarak kendi Genel BaÅŸkanlarının dikkatlerini çekmeye yönelik hamleler olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Yani mesajlar, deÄŸiÅŸim ve açılıma karşı bir tutumu ortaya koymaktadır.

Ä°ki tarafın da HDP’ye yaklaşımlarını sorgulamıyorum ancak HDP üzerinden iç hesaplaÅŸmanın yürütülmesi partilerine olduÄŸu kadar muhalefet ittifakına da zarar vermektedir.

 Siyaset ve partilerdeki ideolojik ve politik farklılıkları da yadırgamıyorum. Siyasetteki ideolojik ayrışmalar, toplumsal kutuplaÅŸmaya ve düÅŸmanlığa yol açmadıkça bir tehdit unsuru olarak görülemez.

CHP ve Ä°YÄ° Partide olduÄŸu gibi benzer ideolojik ve politik tutumu HDP ve Sol partiler de sergilemektedir. Esas itibariyle mevcut partilerin hepsinde benzer durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu baÄŸlamda sadece CHP ve Ä°YÄ° Parti’yi suçlamanın haksızlık olduÄŸunu düÅŸünüyorum.  

Bu nedenle söz konusu geliÅŸmeleri demokrasi üzerinden deÄŸerlendirmeyi doÄŸru bulmuyorum. Millet Ä°ttifakında yer almayan ve Altılı Masada temsil edilmeyen HDP’yi ‘Millet Ä°ttifakı’ baÄŸlamında devamlı tartışmaya açmanın demokrasiyle veya demokratik siyasetle bir ilgisi yoktur.

Demokrasi ortak paydasında kurulmayan bir masada, HDP’nin Millet ittifakında olmasını zorunlu kılan bir gerekçe de yoktur. HDP, en başından itibaren CHP-Ä°YÄ° Parti ve Saadet Partisinin oluÅŸturduÄŸu Millet ittifakının bir parçası olmamıştır.

HDP tartışmaları üzerinden Millet ittifakını dağıtmayı planlayanlar olabileceÄŸi gibi CHP ve Ä°YÄ° Partinin geniÅŸlemek ve büyümek için ihtiyaç duydukları açılımı önlemek isteyenlerin de olabileceÄŸini ön görmek gerekir.

Ä°ki partinin de ideolojik bir kuÅŸatma altında olduÄŸu gerçeÄŸi dikkate alındığında milletvekillerinin çıkışının, partilerindeki deÄŸiÅŸim ve açılım ihtimalini önlemeye yönelik olması kuvvetle muhtemeldir.

Bu durumun “Altılı Masa” bileÅŸenlerini dağılmakla tehdit ettiÄŸi de açıktır. KuÅŸkusuz bu konuda iki partinin yetkili kurullarının ve genel baÅŸkanların tutumu belirleyici olacaktır.

Türkiye’nin muasırlaÅŸması, ideolojik kuÅŸatmaların kaldırılmasıyla mümkün olacağını bilmemiz gerekir. Ä°deolojilerin ve ideolojik partilerin varlığı ve etkinliÄŸi bir tehdit deÄŸildir ancak makuliyet sınırlarını aÅŸtığında partileri ve en önemlisi de ülkeyi sonu belirsiz krizlere ve kaosa sürükleyeceÄŸini de unutmamak gerekir.

Ayrıca tartışmaların odağında HDP’nin olmasını suni bir gerekçe olarak görüyorum. Zira HDP, baÅŸka bir ideolojik ittifakın içinde yer almaktadır. “Emek ve Özgürlük Ä°ttifakı” adıyla Sol-Sosyalist bileÅŸenleriyle muhtemelen Eylül ayının sonlarına doÄŸru birlikteliklerini açıklayacaklardır.

Ne gariptir ki siyasal gücünü Kürt Sorunu ve Kürtlerden alan HDP’nin, öncülük yaptığı ittifakta bir tane dahi Kürt partisi yoktur. Türkiye Ä°ÅŸçi Partisi (TÄ°P), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) oluÅŸturulan ideolojik ittifakın içinde yer almaktadır.

Bütün bunlara raÄŸmen Millet Ä°ttifakı ve “Emek ve Özgürlük Ä°ttifakı” dahil, muhalefet partilerinin oluÅŸturduÄŸu veya oluÅŸturacakları ittifakları önemsiyor ve deÄŸerli buluyorum ancak demokrasi ve gelecek inÅŸası için yeterli olmadığını da belirtmeliyim.

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır