25 Nisan 2024


İran krizinde kazanan Trump ve Amerika mı oldu?



Haluk ÖZDALGA

A- A+

General Kasım Süleymani, Iraklı komutan Mehdi el Mühendis ve yanlarındaki 8 kiÅŸinin siyasi bir suikast sonucu öldürmesi üzerine Ä°ran, BaÄŸdat yakınındaki Ayn El Esed üssüne 22 füzeyle saldırdı. Ama orada bulunan Amerikalı askerleri deÄŸil, Washington’un da teyit ettiÄŸi gibi, sadece savaÅŸ donanımını hedef aldı. 

Amerika mukabelede bulunmayı gerekli görmeyince, gerginlik ÅŸimdilik kontrol altına alınmış gibi görünüyor. Ne var ki, yeni bir büyük tırmanma olmasa dahi, bu hukuk dışı suikastın derin sonuçlarını bölgede uzun süre yaÅŸayacağız.

GeldiÄŸimiz noktada kazançlı çıkan, kimi çevrelerin iddia ettiÄŸi gibi, Trump ve Amerika mı oldu?

Süleymani suikastı, BaÅŸkan Trump’ın OrtadoÄŸu siyasetinde ÅŸu ana kadar aldığı en kritik karar. Ona raÄŸmen, bu karara hangi stratejik analizler sonunda vardığı pek belli deÄŸil. Trump’ın kazançlı çıkıp çıkmadığına kara vermek için henüz erken. Bu konuda elimizde basit bir ölçüt var: On ay sonra ABD’de yapılacak baÅŸkanlık seçimi. Süleymani krizinin Kasım ayındaki seçimi nasıl etkileyeceÄŸini ancak o zaman göreceÄŸiz.

Benzer ÅŸekilde elimizde, ABD’nin kazançlı çıkıp çıkmayacağını gösteren saÄŸlam bir ölçüt de bulunuyor: Suikastın, ABD ve Ä°ran arasındaki ‘Irak’ı kim kontrol edecek’ mücadelesini nasıl etkileyeceÄŸi. Åžu an ABD ve Ä°ran arasındaki çatışmanın ilk plandaki stratejik hedefi bu. Esasen General Süleymani’nin en önemli bir görevi tam da buydu. Bu sorunun cevabını da çok uzun olmayan bir zaman dilimi içinde göreceÄŸiz. 

Irak sahnesinde cereyan eden bu mücadelede, suikast nedeniyle Ä°ran psikolojik, siyasi ve askeri planda ciddi avantajlar saÄŸlamış görünüyor.

Ä°ran’ın en sevilen komutanının öldürülmesi, Ä°ran için psikolojik bir darbe oldu. Ama buna karşılık Irak ve Ä°ran’da kitlelere muazzam bir Amerika karşıtı enerji ve direniÅŸ ruhu aşılandı. Ä°ran’da mollalar rejimine karşı, Irak’ta ise Tahran’ın etkisine karşı son zamanlarda yoÄŸun protestolar düzenleyen kitlelerin direniÅŸi sekteye uÄŸradı, muhalefet zayıfladı. Ä°ran’da rejim yanlılarının ve en çok da radikallerin eli güçlendi.

GeliÅŸmelerin siyasette paralel sonuçları oldu. Artık Iraklı siyasetçilerin Amerikan yandaşı olabilmesi çok zorlaÅŸtı. Suikast, Irak’ın egemenliÄŸinin kaba bir ihlali idi. Irak meclisinin aldığı ABD askerlerinin çekilmesi kararı göstergelerden biri. 

Irak’ta bir süredir devam eden yeni baÅŸbakan arayışlarının da etkileneceÄŸi muhakkak. Washington’un ÅŸiddetle arzuladığı ve yoÄŸun lobi faaliyetinde bulunduÄŸu gibi, Amerikan yanlısı bir baÅŸbakanın seçilme ihtimali en aza indi.

Ama en önemli sonuç askeri alanda. BaÅŸkan Obama 2011’de Irak’taki Amerikan askerlerini geri çekmiÅŸti. IŞİD’in bölgede geniÅŸ bir alanı ele geçirmesi ve Irak hükümetinin daveti üzerine, ABD askerleri 2014’de geri döndü. 

IŞİD’e karşı verilen savaÅŸta Irak ve Ä°ran, ABD’yle iÅŸbirliÄŸi yaptı. Amerikalı askerler daha çok eÄŸitim, danışmanlık ve istihbarat saÄŸladı. SavaÅŸta önemli görevler yüklenen Iraklı HaÅŸd Åžabi ordusunun en üst komutanlarından biri, Mühendis idi. Ä°ranlı General Süleyman da sık sık cephede en ön saflarda görülüyor, Ä°ran’ın katkısını koordine ediyordu. 

AnlaÅŸma hükümlerine göre Amerikalı askerler sadece ve sadece IŞİD’le mücadele için Irak’ta bulunacaktı. Ama öyle olmadı. IŞİD’le savaÅŸ için gelen Amerikalı askerler, IŞİD’e karşı savaÅŸan Süleymani ve Mühendis’i öldürdü.

Ä°ÅŸbirliÄŸi bitti. Åžimdi Irak’ta bulunan 5500 civarındaki Amerikalı askerinin, düÅŸmanca duyguların kabardığı bir ortamda kalabilmesi zor.

Bütün bunlar suikast sonunda, Irak’ı kontrol etme mücadelesinde Ä°ran’ın deÄŸiÅŸik avantajlar elde ettiÄŸi anlamına geliyor. Ancak bu avantajları gerçek kazanca çevirebilmesi için, Ä°ran’ın elini aşırı yükseltmeden kullanması gerek. Bu noktada, Ä°ran’ın dikkate aldığı en az iki husus olduÄŸunu söyleyebiliriz.

Birincisi, dünyanın en büyük askeri gücü ABD karşısında, iki devlet arasında yapılacak konvansiyonel savaÅŸ tuzağına düÅŸmekten kaçınmak. Ayn El Esed üssüne yaptığı saldırıda ABD askerlerini hedef almamasını, zafiyetten çok bu çerçevede okumak gerekiyor. Bu savaşın asimetrik olduÄŸunu Ä°ran hiçbir koÅŸul altında unutmamak zorunda.

DiÄŸer taraftan, elimizde henüz ayrıntılı askeri-teknik analizler yok ama yüzlerce kilometre uzaktan vurmak istemediÄŸi hedefleri deÄŸil, sadece seçtiÄŸi hedefleri vurabilmesi, Ä°ran’ın füze teknolojisinde son yıllarda saÄŸladığı dikkat çekici bir geliÅŸme olarak görülmeli. Amerikalı ve Ä°srailli askeri uzmanların bu analizleri dikkatli bir ÅŸekilde yaptığına emin olabilirsiniz.

Ä°kinci husus, strateji uzmanlarının ‘inandırıcı reddedilebilirlik’ (plausible deniability) diye adlandırdığı imkanı Ä°ran’ın, ÅŸimdi farklı seçenekleri kapsayacak ÅŸekilde tekrar kullanması.

Çok eski çaÄŸlardan beri siyasette, istihbaratta ve askerlikte kullanılan bu yöntem, baÅŸkaları tarafından yapılan eylemlerle ilgili bilgi ve sorumluluÄŸu, gerçekte bilgi ve sorumluluk sahibi olunsa bile, inandırıcı bir ÅŸekilde reddedebilme olanağı olarak tanımlanabilir. 

Somut bir örnek verelim. Amerika, Irak ve Ä°ran iÅŸbirliÄŸi sonunda Ä°slam Devleti DAEÅž yıkıldı. Ama sayıları birkaç bin olarak ifade edilen IŞİD militanının ülkenin deÄŸiÅŸik köÅŸelerine dağıldığı biliniyor. Tamamen tükenmiÅŸ deÄŸiller. Fırsat kollayan bu militanların, Süleymani suikastını “Allah’ın bir lütfu” olarak gördüÄŸü muhakkak.

Åžimdi iÅŸbirliÄŸi bittiÄŸi için 5500 Amerikan askeri öncelikle kendini korumak zorunda. Eskiden olduÄŸu gibi Irak ordusundan veya Ä°ran yanlısı milislerden gelecek korumaya güvenemezler. Onlar artık IŞİD militanlarının ABD askerlerine saldırılarını görmezden gelebilir, hatta deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde kolaylaÅŸtırıcı bir tutum içine girebilirler. Ä°ran bu konularda hayli deneyimlidir. 

Böyle bir durumda Ä°ran’ın suçlanması mümkün olmayacak, inandırıcı bir ÅŸekilde bilgi veya sorumluluk sahibi olduÄŸunu ret edecektir. Bu örnekleri sadece Irak deÄŸil, muhtemelen Afganistan’a kadar uzanan geniÅŸ bir alanda görebileceÄŸiz.

Trump ciddi bir açmaz karşısında. ABD’nin 5500 askerle Irak’ta askeri varlığını sürdürebilmesi çok zor. EÄŸer kısa süre içinde geri çekerse, Ä°ran karşısında yenilgiyi kabul etmiÅŸ olacak. Ayrıca Suriye’de sayısı 500’e indirilen askerlerin de, Irak’taki Amerikan gücünden gelen destek olmadan baÅŸarıyla görev yapması mümkün deÄŸil.

Irak’ta asker tutmaya devam etmek istiyorsa, Trump’ın sayıyı ciddi ölçüde yükseltmesi gerekecek. ABD benzer ÅŸekilde 2007’de Irak’ta zor duruma düÅŸmüÅŸ, sahada kontrolü kaybetmiÅŸ, 30.000 ilave asker göndermek zorunda kalmıştı (meÅŸhur ‘surge’ olayı). Ama on binlerce ilave askerin Irak’ta doÄŸuracağı uzun vadeli sonuçlar bir tarafa, Amerikan kamuoyunun OrtadoÄŸu’da yeni savaÅŸlara girilmesine güçlü ÅŸekilde karşı olması nedeniyle, böyle bir kararı seçime 10 ay kala seçmene anlatmak kolay olmayacaktır. 

‘Sonsuz savaÅŸlara son vereceÄŸim’ diyerek seçilen Trump, on binlerce ilave askeri Irak’a gönderirse, Kasım seçimlerinde yüksek bir risk almış olacak.

Trump’ın kendini içine düÅŸürdüÄŸü bu açmaz, Ayn Esed saldırısının ertesi sabahı yaptığı kısa ve çeliÅŸkili konuÅŸmada açık ÅŸekilde görüldü. Önce defalarca Ä°ran ve Süleymani’nin terörist olduÄŸunu ilan etti, hemen arkasından Ä°ran’la teröristlere karşı iÅŸbirliÄŸi yapmak istediÄŸini açıkladı! Ardından da, bölgeye NATO askerlerini davet etti. 

Öyle görünüyor ki Trump, suikast düÄŸmesine basarken, arazideki Amerikan askerinin durumuyla ilgili ayrıntılı bir deÄŸerlendirme yapmamıştı, belki o ayrıntıların farkında dahi deÄŸildi. 

Hem bölgedeki askerlerini çekmek, hem IŞİD kalıntılarıyla mücadeleyi sürdürmek isteyen Trump, IŞİD savaşında kendisine en çok destek veren askeri birliklerin en sevilen iki komutanının katledilmesi emrini, daha çok ilkel içtepilerin etkisi altında vermiÅŸ görünüyor.

EÄŸer NATO ülkelerinin asker göndermesi istenirse, Türkiye kesinlikle bu macera içinde yer almamalı, bunun yanlış olduÄŸunu anlatmalı ve karşı durmalıdır. Bugüne kadar baÅŸta ABD, yabancı devletlerin OrtadoÄŸu’da giriÅŸtiÄŸi sayısız askeri maceradan hiç biri, bölge için hayırlı sonuç doÄŸurmadı.

Bir baÅŸka olasılık, Amerikan askerlerinin Irak Kürdistanı’na çekilmesi. Åžu an için zayıf görünen bu ihtimal çok karmaşık sorunlar doÄŸuracak, Irak’ın parçalanmasına giden yolu açacaktır.

Kısa bir zaman dilimi içinde Washington yönetimi, iki kez üst üste, altında imzası olan hukuki anlaÅŸmaları kaba ÅŸekilde ihlal etti. Önce, hiçbir gerekçesi olmadan ve Ä°ran’ın bütün taahhütlerini yerine getirmesine raÄŸmen, tamamen keyfi ÅŸekilde, Nükleer anlaÅŸmadan çekildiÄŸini ilan etti.

Åžimdi, 2014’de imzaladığı anlaÅŸmanın açık hükümlerine ve ABD’li yetkililerin BaÄŸdat yönetimini ikna etmek için defalarca yaptığı açıklamalara raÄŸmen, Irak’ta bulunan askerlerini IŞİD mücadelesi dışında ve vahÅŸi bir operasyon için kullandı.

ABD ahde vefa ilkesine baÄŸlı deÄŸil. Hukuk anlayışı “Ben Amerika’yım lan” ve “Güçlü olan haklıdır” üzerine kurulu.

Son olarak, Irak’ı kim kontrol edecek mücadelesinde Ä°ran’ı avantajlı kılan bir hususa daha iÅŸaret etmek istiyorum: Türkiye’nin durumu.

Bugün Irak dediÄŸimiz, Fırat ve Dicle boyunca Cizre’den Basra’ya kadar uzanan topraklar, 1500’lerin başından bu yana 500 yılı aÅŸkın bir süredir daima Ä°ranlılar ve Türkler arasında nüfuz mücadelesi alanı oldu. Bu iki ülke savaÅŸlar ve barışlar yaptı, deÄŸiÅŸen zamanların ruhuna uygun ÅŸekilde, birbirini dengeledi. Bazı araÅŸtırmacılar Irak’ı, Türkiye ve Ä°ran arasında bir sınır ve geçiÅŸ bölgesi olarak görür.

Bugün de Irak coÄŸrafyasında Ä°ran nüfuzunun dengelenmesi, Türkiye’nin güçlü bir katkısı olmadan mümkün deÄŸildir. ABD bunu tek başına baÅŸaramaz.

Ne var ki AKP iktidarının izlediÄŸi dış siyaset, Türkiye’nin tarih ve coÄŸrafya nedeniyle Irak’ta sahip olduÄŸu olanakları baltalamış, sakat bırakmıştır. Sünni mezhepçilik üzerine kurulu ve elinde Ä°hvan bayrağı taşıyan bir siyasetle bugün o coÄŸrafyada Ä°ran’ın nüfuzunu dengeleme ÅŸansınız sıfırdır. O yoldan gittiÄŸinizde, hüsrandan baÅŸka bir sonuca ulaÅŸmanız neredeyse imkansızdır. Bu konuyu daha önce de deÄŸiÅŸik yerlerde inceledim. Ä°ÅŸte bu anlamda ve Ankara kendi siyasetinde köklü bir yenilenme yapmadığı takdirde, Irak’ta ÅŸimdi Ä°ran rakipsizdir.

Esasen AKP’nin Sünni mezhepçilik ve Ä°hvan bayraktarlığı üzerine kurulu OrtadoÄŸu siyasetinin iflas ettiÄŸi tek yer Irak deÄŸil. Suriye ve Libya örneklerinde olduÄŸu gibi, AKP iktidarının son zamanlarda bölgenin deÄŸiÅŸik yörelerine asker gönderme zorunda kalmasının arka planında, bu iflas hiç kuÅŸku yok ki önemli bir yer tutmaktadır. 

 

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır