28 Mart 2024


EĞİTİM’siz



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Çarpık eğitim sisteminin

Anlamsız sorularını cevaplamaya çalışırken

Bir mucizeyi izler gibi izlerdim onu,

Hz. Musa’nın denizi yarışı kadar güzel

Hz Yunus’un bir balığın karnında oluşu kadar harika bir mucizeydi O’da.

Fakat en güzel en mucizevi zamanlarımın

En sıkıcı zamanları olduğunu kimseler bilmezdi!

 

                  Dünden bugüne, eğitim hayatından geçen herkes bu çarpık, kalitesiz, bilgiden yoksun sistemin çarkları arasında sıkışa sıkışa ancak geçmiştir ve anlaşılan daha birçok nesil bu eğitimsizlik sisteminin kurbanı olacaktır. Amacı, sadece bir meslek sahibi /bir iş sahibi olmak üzerine kurulmuş bir eğitim sisteminde, akılda kalacak olanlar bilgiye nasıl ulaşıldığı, nasıl öğrenildiği değil, eğlenceli bir eğitim döneminin oluşturduğu boş ve de hoş zamanları olacaktır. Zaten diploma ve kamu odaklı meslek/iş edinme üzerine kurulu sistemlerde doğru eğitimden, öğrenmekten, bilgiden, bilimden, özgür düşünceden, sorgulamadan vb. söz etmek doğru olmazdı. 

Dünü/bugünü/yarını/çağı ve geleceği okumak, öğrenmek, araştırmak, sorgulamak, anlamak, bilenlere danışmak gibi kavramların eksikliğini, yoksunluğunu günümüz yönetim şeklinden ve yöneticilerin bilgi seviyesinden çok daha iyi anlıyoruz. Yönetim ve yöneticilerle uyumlu, itaatkâr bir toplumun büyük bir çoğunluğunun sorgusuz-sualsiz, teslimiyetçi-biatçı bir geleneğin hegemonyasıyla süre gelen tutumu, alışkanlıkları ile geleceğe dair bir umut da beslemiyoruz. 

                   Özgür düşünce ve yenilenen bilgiye göre değil, ideolojik olarak yapılandırılmış eğitim sistemlerinde özgür insan, özgür bilim, özgür üniversiteler iddiası bir ütopyadan ibarettir. Çoğu sınavlarda yer alan “kendi yorumunuzla cevaplayın” gibi sorulara, ders hocasının ideolojik anlayışına göre cevap vermek durumunda kalan öğrencilerin doğru bilgi edinme istekleri kalır mı? İdeolojik tercihlere göre şekillenen eğitim kurumları, öğrenci ve öğretmenleri de aynı tercihlere göre seçmekte veya zorlamaktadır. Bugün üniversitelerde yaşananlar bu anlayışın ve ideolojik dayatmaların sonucudur. Yaşananlar, özgür düşünce, özgür bilim, özgür üniversiteler mücadelesi değil, ideolojik kadrolaşmaya dayalı bir rekabet, hatta kavgadan başka bir şey değildir. Öğrenme çağına gelen nice nesiller böylece heba edilmekte ve ideolojik saplantıların kurbanı olmaktadır.

                   Demem odur ki, Eğitim sistemi ve eğitim kurumları özgür ve sorgulayıcı olmayan bir ülkenin de demokrasi, hukukun üstünlüğü, teknoloji üreten bilgi, çağın ruhunu yakalama gibi hedeflerinin olması da düşünülemez. Yönetimin/statükonun sürekliliğine hizmet edecek kurumlar inşa etmek tek hedef olmaktadır. Bunun için de cehalet, itaat, biat, teslimiyet kutsanmış bir eğitim anlayışına döner. Çağdaşlık, özgürlük, erdemlilik sadece bir hayal olmaya devam eder…!

 

Cahilliğini gurur sanıp

Aşkıyla övüne duran mecnuna

Leyla ancak çölde bir serap olur…

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır