28 Mart 2024


Biden-Erdoğan zirvesi AKP’nin dış ilişkilerde köşeye sıkıştığının yeni görüntüsü olacak



Haluk ÖZDALGA

A- A+

YandaÅŸ medya haberlerine göre CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın ABD CumhurbaÅŸkanı Joe Biden’la yapacağı görüÅŸme için Ankara’daki bürokrasi bilgi, belge ve görsellerle desteklenmiÅŸ hummalı bir çalışma yürütüyor.

Ne var ki 14 Haziran’da Brüksel’de yapılacak zirvede neler olacağı büyük ölçüde belli, sürpriz olasılığı çok az

Zirve, kimi çevrelerin iddia ettiÄŸi gibi Türkiye açısından herhangi bir baÅŸlangıç veya son olmayacak. AKP iktidarının büyük bir heves içinde umduÄŸu “Amerika’yla iliÅŸkilerde yeni bir dönemin kapıları aralanacak” beklentisi gerçekçi görünmüyor.

Bunların anlamı, iki baÅŸkan arasındaki zirvenin önemsizliÄŸi deÄŸil. Ancak zirvenin önemi, varılacak ve varılamayacak mutabakatlardan çok, AKP’nin dışarda iyice köÅŸeye sıkıştığının yeni ve güçlü bir belgesi olmasında yatıyor.

Zirve hakkında yorum yapanların çoÄŸu maalesef bu sıkışmayı yakalayabilmiÅŸ deÄŸil. Durumun tamamen farkında olan kiÅŸi CumhurbaÅŸkanı Sayın ErdoÄŸan. Birkaç gün önce zirve hakkında konuÅŸurken kullandığı sözler ÅŸöyle: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu ÅŸekilde köÅŸeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler.”

Biden’ın göreve baÅŸlamasından sonra geçen yaklaşık beÅŸ ay içinde iki ülke cumhurbaÅŸkanı arasındaki yetersiz diyalog elbette önemli bir soÄŸukluk iÅŸareti. Ama daha önemlisi ve genellikle gözden kaçan, yetkililer arasında son aylarda yapılan deÄŸiÅŸik görüÅŸmelerde Amerika’nı izlediÄŸi yaklaşım.

AKP’nin en üst düzey sözcüleri defalarca Washington’a mesajlar gönderdi ve yeni ABD yönetimiyle iyi iliÅŸkiler yürütmek istediklerini vurguladı. ABD/NATO çizgisinde bir siyaset izlemeye hazır olduklarını, hatta Rusya’ya dönük yeni çevreleme politikasına katkılar yapabileceklerini açıkladılar. Tek arzuları iki ülke arasındaki sorunları genel bir pazarlık çerçevesinde konuÅŸarak uzlaÅŸmaya baÄŸlamaktı.

Washington temsilcileri Ankara’yla deÄŸiÅŸik görüÅŸmeler yaptı – ama asla müzakereye yanaÅŸmadı. AKP iktidarına daha çok kendi taleplerini tebliÄŸ ettiler. AKP pazarlık ortamı yaratabilmek için giriÅŸimlerde bulundu, ama çoÄŸuna cevap dahi alamadı.

Bunu en canlı bir örneÄŸi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, S-400’ler için Girit modelinin müzakere edilebileceÄŸi açıklamasıydı.

Belli ki amaç baÅŸka konuları da kapsayan bir pazarlık zemini yaratmaktı. Ama bir süre sonra CumhurbaÅŸkanlığı sözcüsü Ä°brahim Kalın bu kez “Girit formülü gündemde deÄŸil” dedi.

S-400 gibi önemli bir konuda Bakan Akar elbette kendi kiÅŸisel düÅŸüncelerini açıklamış deÄŸildi. Girit modeli, iktidarın zirvesinde konuÅŸulup mutabık kalınmış bir çözüm arayışıydı. Ama Washington ilgi göstermeyince Kalın’ın açıklamasıyla geri adım atmak zorunda kaldılar.

ABD DışiÅŸleri Bakan yardımcısı Wendy Sherman, Biden-ErdoÄŸan görüÅŸmesinin hazırlıkları için kısa süre önce Ankara’yı ziyaret etti. Müzakere ve pazarlık yerine Washington’un AKP iktidarına nasıl bildirimlerde bulunduÄŸunun eÅŸine az rastlanır kabalıktaki örneÄŸini o ziyaret sırasında gördük.

Sherman medyaya açıklamalarında yapılan tebligatı ÅŸöyle ifade etti: “Alternatif sunduk, tam olarak ne yapmaları gerektiÄŸini biliyorlar… Türkiye durumun farkında, atması gereken adımları biliyor.”

Sherman, sadece görünürde kalan bir diplomatik nezaketin arkasına saklanmayı da ihmal etmedi: “Bu Türkiye’nin kararı olacak…”

Ama “Türkiye’nin S-400’leri aktive etmemesi, ikinci parti S-400 veya baÅŸka Rus silahları almaması gerektiÄŸini” vurgulamayı unutmadı. Ä°ÅŸin dikkat çekici yönü, Washington’un kamuoyuna da yansıttığı bu rahatsız edici tebligatları AKP iktidarı içine sindirdi ve hiçbir itiraz gelmedi.

Ankara’ya sunulan bu talepler karşılığında, AKP iktidarının müzakere etmek istediÄŸi Suriye veya baÅŸka bir dosya üzerinde pazarlık bir yana görüÅŸme dahi olmadı. Washington deÄŸiÅŸik vesilelerle kendi bildiÄŸi politikaları uygulamaya devam edeceÄŸini, Ankara’nın görüÅŸlerini dikkate almayacağını sözlü ve eylemli olarak gösterdi. Bu çerçevede Amerikalı sivil ve askeri yetkililerin Suriye, Irak ve Libya’ya yaptıkları ziyaretleri sayabiliriz.

Sherman’ın S-400’ler için önerdiÄŸi çözüm neydi? Ä°ktidara yakın bir gazetecinin haberine göre iÅŸte Washington’un çözüm önerisi: “Türkiye S-400’leri aktive etmeyeceÄŸine iliÅŸkin taahhüt verecek. Taahhüt yazılı olacak. Ama o da yeterli deÄŸil, S-400’lerin aktive edilmediÄŸinin denetimini Amerikalı uzmanlar yapacak. Bu denetim ÅŸekli de taahhütte yer alacak.”

Biden göreve baÅŸladıktan sadece birkaç hafta sonra niçin Ankara’yla pazarlık etmeyeceÄŸini gerekçeleriyle yazmıştık. Biden daha aday bile olmadan, 14 ay önce bu sayfalardaki öngörümüz ise ÅŸöyleydi:

 “S-400’leri depoda tutacağız demek yetmeyecek…

Depoda, yarın ne yapacağı belli olmayan bir iktidarın elinde iÅŸletmeye hazır duran S-400’ler var…

ABD muhtemelen o deponun anahtarını isteyecek!

Anahtarı nasıl ister? Belli aralıklarla denetçi gönderir veya yazılı yaptırımlara baÄŸlar veya baÅŸka yere taşımasını mı ister? GöreceÄŸiz. Ancak ABD ne yapacaksa, AKP’nin imzasını alarak yapacak.

Biz bağımsız ülkeyiz söylemiyle baÅŸlayan AKP’nin denemesi muhtemelen, kendi topraklarındaki bir silah deposunu veya S-400’lerin akıbetini ABD’nin iradesine terk etmesiyle son bulacak.”

AKP iktidarı henüz tam bu noktaya gelmedi ama iÅŸler o doÄŸrultuda hayli ilerledi!

Åžimdi Zirvenin olası sonuçlarını özetleyelim.

S-400 sorunu iktidarın keÅŸfetmekten sevinç duyduÄŸu deyimle ‘paranteze alınacak’. Yani dondurulacak, ilerleme ve kıpırdama yok. 2,5 milyar lira ödenen sistem kullanılmayacak, depoda bekleyecek. Ona baÄŸlı olarak, Türkiye’nin güvenliÄŸi açısından hayati önem taşıyan F-35 uçakları da bekleme odasında tutulacak.

AKP iktidarı “hem S-400’leri hem F-35’leri alacağız” diye yola çıkmıştı. Åžimdi ne S-400’leri ne F-35’leri kullanabiliyorlar.

Zirvede herhalde Suriye konusu da paranteze alınacak. UzlaÅŸma olasılığı görünmüyor. Amerikalı komutanlar ve diplomatlar Fırat’ın doÄŸusuna yoÄŸun ziyaretlerini, YPG yönetici kadrolarıyla görüÅŸmelerini ve desteklerini sürdürüyor. Benzer ÅŸekilde, AKP üst düzey sözcüleri bu konuda son zamanlarda kayda deÄŸer tepkiler vermedi. Medyaya yansıdığı kadar Washington, Ankara’nın Suriye’de yeni askeri giriÅŸimlerde bulunmaması arzu etmediÄŸini bildirdi. Özetle Ankara’nın Suriye’de de fazla manevra alanı kalmadı.

S-400, F-35, Suriye gibi konuların paranteze alınarak dondurulması Türkiye’nin çıkarlarıyla baÄŸdaÅŸmıyor. Zaman Türkiye’nin aleyhine çalışıyor. Ama ABD’nin hiçbir kaybı yok. Kendi siyasetini uygulamaya ve paranteze alınmış sorunları Ankara üzerinde baskı aracı olarak sallandırmaya devam ediyor.

Halk Bank davası zirvede gündeme bile gelmeyebilir. Çünkü Biden yönetiminin iÅŸi tamamen hukuki seyrine bırakan tutumunda deÄŸiÅŸikliÄŸi herhalde artık AKP yönetimi de beklemiyor.

Belki en canlı müzakereler, ABD’yle iliÅŸkileri iyileÅŸtirmek için can atan AKP’nin son önerisi Afganistan’ın baÅŸkenti Kabil havaalanının Türkiye tarafından korunması etrafında dönebilir. Ama bu Türkiye’nin çıkarları açısından tali bir dosya.

Biden-ErdoÄŸan zirvesi en çok, AKP’nin dış iliÅŸkilerde köÅŸeye sıkıştığını gösterecek. Ama sıkışma sadece ABD deÄŸil, Avrupa ve OrtadoÄŸu dahil neredeyse her yerde.

Dahası, ÅŸimdi ilk kez karşımızda beraber hareket eden ABD ve AB var. AB kısa süre önce AKP iktidarına kendi tebligatını yaptı: “DoÄŸu Akdeniz’de yasadışı sondaj faaliyetlerinden vazgeç” ve “uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerde” bulunma, “yoksa yaptırım uygularım”. Bu bildirimi AKP içine sindirdi, Ege ve DoÄŸu Akdeniz’de ihtilaflı deniz yetki alanlarında araÅŸtırma faaliyetlerini durdurdu. Karşılığında hemen hiçbir ÅŸey alamadı.

Son Gazze savaşı sırasında içeriye dönük sert demeçler dışında AKP iktidarı kayda deÄŸer bir etkinlik gösteremedi. Diplomasi ve ateÅŸkes sürecini Mısır yönetti. Kritik bir dönemden geçen Filistin sorununda Türkiye’nin etkili olabileceÄŸi zemin pek kalmadı.

Mısır’la hasarlı iliÅŸkileri onarmak için baÅŸlatılan giriÅŸimde kendisine koÅŸul dayatılan taraf AKP iktidarı: Müslüman KardeÅŸleri desteklemekten vazgeç, Libya’da Mısır’ın güvenlik kaygılarını dikkate al. Mısır ve onunla beraber hareket eden Suudi Arabistan karşısında AKP iktidarı sıkışmış durumda. Ankara’dan artık sık duyulan sıcak mesajlara Kahire ve Riyad’dan yeterli karşılık gelmemesi bunu açıkça gösteriyor.

* * *

Belarus diktatörü Aleksandr LukaÅŸenko kısa süre önce muhalefet liderlerinden birini tutuklamak için, kendi hava sahasından geçen bir uçağı yolcuların hayatını riske atarak zorla indirdi. Bu hava korsanlığına karşı NATO’nun tepkisi görüÅŸülürken, Ankara LukaÅŸenko’ya destek çıkan bir tavır sergiledi.

AKP iktidarı Belarus halkının özgürlük mücadelesinden çok LukaÅŸenko yanlısı bir tutum içinde. Bu vahim yanılgı, Türkiye’nin bir zamanlar benzer bir mücadele yürüten Cezayir halkı yerine emperyalist Fransa’yı destekleyen tutumunu hatırlatıyor. Türkiye o yanılgının bedelini on yıllar boyunca ödedi. Åžimdi Belarus halkı er veya geç özgürlüÄŸe kavuÅŸunca benzer bir bedel ödenecek.

Biden, Avrupa’ya yapacağı kapsamlı gezinin temel amacının “demokrasileri bir araya getirip toparlamak” olduÄŸunu açıkladı. Zirvede Türkiye’deki insan hakları ve hukuk devleti çürümesine göndermeler yapacağı muhakkak. AKP’nin diktatör LukaÅŸenko yanlısı tutumu muhtemelen vurguların daha güçlü yapılmasına neden olacak.

Savuma Bakanı Akar’a göre “Türkiye’nin içinde olduÄŸu NATO, daha anlamlı ve daha güçlüdür ve geleceÄŸe daha emin adımlarla ilerleyecektir.” DoÄŸru ama eksik; bu hüküm sadece Türkiye demokratik hukuk devleti olduÄŸu sürece geçerlidir.

AKP iktidarı içerde zor durumda. Ekonomi dipte, iÅŸsizlik zirvede. Ağır yolsuzluk skandallarıyla sallanıyor. Oylarında ciddi düÅŸüÅŸ var ve iki sene içindeki seçimlerde iktidarı kaybetmemek içi ne gerekirse yapmak eÄŸiliminde. Dış iliÅŸkilerde kıpırdayacak alanı pek kalmadı. Böylesine zayıflamış bir iktidarın yönetimindeki Türkiye’nin hayati çıkarları, dilerim baÅŸta Ege, DoÄŸu Akdeniz ve OrtadoÄŸu’da kalıcı darbeler almasın.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır