29 Mart 2024


Dipteyiz Sondayız Depresyondayız!



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Boğulup boğulup diriliyoruz her gün yeniden,

Bir karabasan gibi üstümüze çöken bu düzende!

----

Türkçe karşılığı ‘bunalım’ olarak tanımlayabileceğimiz depresyon; "uyaranlara karşı duyarlığın, iş yapabilme gücünün, kendine güvenin azalarak karamsarlığın, umutsuzluğun güçlenmesiyle ortaya çıkan ruhsal bozukluk, ruhsal çöküntü" demektir.

Depresyon, bir duygu durum bozukluğu olarak psikolojik bir hastalıktır. Duygularımızı, düşüncelerimizi, davranışlarımızı olumsuz olarak etkiler. Karamsar, mutsuz ve umutsuz olmaya neden olur.

Her bireyin hayatında geçici bir süre için söz konusu olabilir. Herhangi bir başarısızlık, kayıp veya romantik ilişkinin sona ermesi durumunda ortaya çıkabilir. Erkek veya kadın her yaşta görülebilir. Bu anlamda dünyanın her bölgesinde insanlar arasında yaygın olarak görülür.

Şüphesiz bireysel bir depresyondan söz etmiyorum. Ülkemizde 7’den 77’e herkesin psikolojik bir bunalım yaşadığı dikkate alındığında bizim için bireysel değil toplumsal bir hastalıktır depresyon.

Ülke olarak, kötü yönetim nedeniyle siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşıyoruz. Her alanda derin krizlerle karşı karşıyayız. Hukuksuzluk, haksızlık, yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, en önemlisi de geleceğe ilişkin belirsizlik karamsarlığa ve umutsuzluğa neden olmaktadır.

Karamsarlık ve umutsuzluk da depresyon için yeterli nedenlerdir. Toplum olarak da bunu yaşıyoruz.

Bir ülkede yılda sadece akaryakıta 47 defa zam yapılıyorsa sağlıktan nasıl söz edilebilir?

Her gün zam ile uyanan bir toplumun psikolojisi iyi olabilir mi?

Ucuz ekmek almak için Halk Ekmek büfelerinin önünde uzun kuyruklar oluşturan bir toplum mutlu olabilir mi?

Elektrik, doğal gaz, su gibi faturalarını ödeyemeyecek durumda milyonlarca insan söz konusu ise elbette mutluluktan söz edilemez.

Yüz binlerce üniversite mezununun işsiz kaldığı, on binlerce öğretmen adayının atama beklediği, yüz binlerce insanın KHK ile mağdur edildiği, binlerce esnafın kepenk kapattığı, binlerce çiftçiye haciz geldiği, memurun, emeklinin süründüğü ve gençlerin hiçbir güvencesinin bulunmadığı bir ülkede sağlıklı bir toplumdan söz edilebilir mi?

Sorunlara çözüm bulmak yerine sorunları hamasetle örten bir siyasetin umut olması düşünülemez. Siyasi partiler çözümler konusunda yarışmak yerine kavga ediyorsa, öfke, nefret, gerilim, küfür ve hakaret politik bir yöntem olmuşsa geçici bir depresyondan değil, kalıcı bir ruhsal bozukluğumuz var demektir.

Ülkesi hasta olan bir toplumun ruh sağlığının yerinde olması mümkün değildir. Hukuk, siyaset, ekonomi, hak ihlalleri, uluslararası itibar gibi her alanda sondayız, hatta dipteyiz.

Ne yazık ki bu tablo karşısında toplum olarak bir çaresizlik içindeyiz. Dolayısıyla da depresyondayız.

----

Altından tahtlarını kaybetmemek uğruna katledildi umutlar,

Baskı ve şiddetle ezilip sindirildi sorgulamayan çoğunluk!

 

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır